Hoca'nın oğullarından biri yakın köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş. Bir gün Hoca yanına gidince:
- " Baba, bütün paramı şu çömleklere yatırdım" demiş. " Hava güneşli olurda zamanında hepsi kurursa zengin olacağım. Ama yağışlı olursa anam ağlayacak!"
Hoca oradan ayrılıp başka bir köyde oturan büyük oğluna uğramış.
Oğlu :
- " Baba, varım yoğum şu tarlada, zamanında rahmet yağarsa zengin oldum gitti. Kuraklık olursa anam ağlayacak" demiş.
Hoca eve canı sıkkın dönmüş.
Karısı :
- "Hayrola Efendi, yüzün neden asık" demiş.
- "Benimki bir şey değil" demiş Hoca, "Asıl sen kendi halini düşün. Yağmur yağsa da yağmasa da bizim oğlanlardan birinin anası ağlayacak".
Köylünün biri, diğerinin kuzusunu çalmış, kesip yemiş. O da onun keçisini aşırmış, kesip yemiş.
Nasreddin Hoca olayı incelediğinde kimin ne yaptığını fark etmiş.
Olayın kahramanları bir gün çayhanede oturuyorlarken, keçinin sahibi keçisini övmeye başlamış:
- "İki arşın tüyü vardı, gerdanı üç karıştı, başı şöyleydi, gözleri böyleydi vs." diye hayvanını methediyormuş.
Keçiyi kesip yiyen bu abartmalar karşısında çok sıkılmış. Amma ne yapsın, adam susmak zorunda.
Nasreddin Hoca, keçiyi çalıp kesen adama dönmüş:
- "Yahu, bu adam ne kadar atıp tutuyor. Şimdi git evine. Şu uyuz keçinin postunu getir de, bu adam söylediğine, söyleyeceğine pişman olsun."
Nasreddin Hoca Valiyi ziyarete gitmiş. Valinin iki arşın ötesinde yer göstermişler. Oturmuş. Biraz sohbetten sonra Vali sormuş:
- Hoca, Eşekle senin aranda ne fark var?
Hoca hiç düşünmeden:
- İki arşın, deyivermiş.
Biri, Hocaya evinin darlığından, evindeki sıkıntıdan bahsederek çare söylemesini ister. Hoca adamı sükûnetle dinler:
- " Şimdi evine git. Keçiyi içeriye al" der.
Adam , ertesi gün yine Hoca'ya gelir.
- "Aman hocam keçiyi içeriye alınca sıkıntım azalacağına daha da arttı". der.
Hoca Adamı gene sükûnetle dinler ;
- " Şimdi evine git, tavukları da içeriye al" der.
Adam, ertesi gün yine Hoca'ya gelir.
- "Aman Hocam sıkıntım daha da arttı" der.
Hoca gayet soğukkanlı olarak:
- "Git ineğini de içeriye al" der.
Adam ertesi gün yine Hoca'ya gelir.
- "Aman Hocam, sıkıntıdan patlayacağım" der.
Hoca istifini bozmadan :
- "Bu akşam keçiyi evden çıkar" der.
Ertesi gün Hocaya tekrar gelir, biraz rahatladıklarını anlatır.
Hoca:
- " Bu gece tavukları da evden çıkar" der.
Adam ertesi gün daha da rahatlamış olarak tekrar gelir.
Hoca :
- "Şimdi evine git, ineği de evden çıkar ve evini bir güzel temizle" der.
Adam denileni yapar ve çok rahatlamış bir şekilde, ertesi gün yine Hocayı ziyarete gelir.
Artık evi kendisine çok bol gelmektedir. Hocaya teşekkürlerini sunar.
Nasreddin Hoca'nın bir konuğu gece yatısına kalmış. Adam zayıf inançlı biriymiş. Ben görmediğime inanmam, Ahirete gidip gelen var mı? Görülmeyen şey bilinir mi? gibi şeyler dermiş.
Hoca sabır göstermiş. Konuğunu incitmeden bir şeyler anlatmaya çalışmışsa da konuk ikna olmuyormuş. Yatma vakti gelince Hoca odaya iki yatak sermiş. Birinde konuğu, diğerinde kendisi yataklarına girmişler. Hoca sağ tarafındaki mumu söndürmüş. Bir süre sonra Konuk;
- "Hoca efendi, sağ tarafındaki mumu yakar mısın" deyince :
- "Sen deli misin be adam" demiş Hoca, "bu zifiri karanlıkta ben, sağ tarafımı nasıl bileyim!"