Bir Cumhuriyetçi
Cumhuriyetçi Parti Başkanı adayı Roosevelt seçim konuşması yapıyormuş. Bir seçmen de sürekli ona laf yetiştiriyormuş:
- Ben bir demokratım, beni kandıramazsın!
- Neden demokratsın?
- Çünkü dedem demokrattı, babam demokrattı, ben de bir demokratım.
Roosevelt, Bu herife iyi bir ders vereyim diye düşünmüş ve sormuş:
- Arkadaş, diyelim ki büyük baban bir eşekti, baban bir eşekti, o zaman sen ne olursun?
Seçmen cevap vermiş:
- Bir cumhuriyetçi
fıkraoku.com ekledi,
İhbar Etmek
Sovyetler Birliğinin ayakta olduğu dönemlerde KGB'ye bir ihbar gelir:
- Komşum Salamon bir haindir. Devletten elmaslarını saklamak için onu odunluktaki odunların içlerine gizledi.
KGB anında baskın düzenliyor, bütün odunları kırıyor ama ihbar yanlış, bir tek elmas bulamıyorlar. Salamon'un gözünü korkutup gidiyorlar. Gece geç vakit, Salamon'un telefonu çalıyor:
- Salamon! Ben Moiz. KGB baskın yaptı mı?
- Evet
- Kışlık odunlarını kırdı mı?
- Evet
- Tamam. O zaman ihbar sırası sen de. Ön bahçenin çapalanması gerekiyor...
fıkraoku.com ekledi,
Şeytanla Görüşme
Brejnev, Başkan Nixon'ı ziyaret eder. Nixon masasındaki kırmızı telefonla şeytanı arar ve 10 dakika konuşur.
Yardımcısı "Bu konuşma 1500 dolar tuttu" der.
Brejnev, Moskova'ya döner ve yardımcısına;
- Bana şeytanı ara, Amerikalılar konuşabiliyorsa, ben de konuşurum, der. Şeytanla 10 dakika konuşup kapattıktan sonra yardımcısına sorar:
- Bu konuşma ne kadara patladı bize?
Yardımcı cevap verir:
- 10 ruble efendim!
Brejnev şaşırır:
- Niye bizimki o kadar ucuz?
Yardımcı:
- Çünkü Amerikalılarınki milletlerarası tarife, bizimki şehir içi.
fıkraoku.com ekledi,
Aradaki Fark
Bakan olan görgüsüz birisi şoförüne sorar.
- Söyle bakalım eşekle şoför arasında ne fark vardır?
Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir şekilde;
- Bilemedim sayın bakanım, demiş. Bakan cevap olarak;
- Eşeğe çüş deyince, şoföre ise dur deyince durur, demiş.
Bunun üzerine şoför çok sinirlenmiş ama karşısındaki bakan olduğu için bir şey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şoför bakana;
- Bir soru sorabilir miyim bakanım? der. Bakan da;
- Sor bakalım, der. Şoför sorar;
- Eşekle bakan arasında ne fark vardır?
Bakan bir süre sonra;
- Bulamadım şoför efendi, sen söyle bakalım, der. Bunun üzerine şoför de;
- Vallahi bakanım ben de bulamadım...
Murat KAYA ekledi,
Çay İçmek
Bir Amerikalı, bir Rus ve bir Suriyeli kahvede oturmuş çay içiyorlarmış. Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçalamış;
- Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki kere çay içmeyiz, demiş.
Rus da bunun üzerine çayını bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış;
- Bizim Rusya topraklarında bardak yapacak cam için o kadar çok ham madde vardır ki, aynı bardakla iki kere çay içmeyiz, demiş.
Bunun üzerine Suriyeli de soğukkanlı bir şekilde çayını bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve Rus'u vurup öldürmüş ve demiş ki;
- Suriye'de bu Rus ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı adamlarla iki kere çay içmeyiz, demiş.
Berat ekledi,
Ucuzluk
Margaret Thatcher, bir bakanıyla Londra sokaklarında dolaşırken bir mağazanın vitrinindeki ucuz fiyatlar dikkatini çekmiş.
Ceket 30 pound, pantolon 15 pound, pardösü 25 pound... gibi. Bunları yanındaki bakana göstermiş ve:
— Görüyor musun, İngiltere ne kadar da ucuz bir ülke, demiş:
Bakan Başbakanı uyarmış:
— Sayın Başbakanım, gördüğünüz vitrin bir kuru temizleme mağazasının vitrini, konfeksiyon mağazasının değil!
Mila ekledi,
İki Koç
Vicdanında bir sızlama hisseden politikacı, yaşlı bir adama fikir danışmış:
- Ben halka 6 defa yalan söyledim baba, demiş. Bana günahımın affı için ne yapmamı tavsiye edersin?
İhtiyar, soru üzerinde düşünmüş, sonunda şu cevabı vermiş:
- İki koç kurban et, peşinden tövbeyi unutma, demiş.
Politikacının yanındaki arkadaşı da fırsatı kaçırmadan sormuş:
- Ben, beş kez yalan söyledim, bana ne tavsiye edersin?
İhtiyarı bir düşünce almış, ama onun da çaresini bulmuş:
- Bir defa daha yalan söyle. Altı olunca, sen de iki koç kesip tövbe edersin.
fıkraoku.com ekledi,
Turgut Özal Ve Erdal İnönü
Turgut Özal, Erdal İnönü'nün zayıf bir vücuda sahip olması sebebiyle;
- Yurt dışına çıksa yabancılar ülkede kıtlık var sanırlar, diye latife yapardı. Özal'ın bu latifesini ileten gazeteciye Erdal İnönü de şu cevabı verdi:
- Sayın Özal'ı görünce de ülkedeki kıtlığın nedenini anlarlar herhalde...
fıkraoku.com ekledi,
Padişah Ve Veziri
Padişah ile vezir tartışmaya başlamış. Padişah vezire:
- En büyük ve en güçlü olan benim. Sen benim emrimdesin! demiş. Vezir de;
- Hayır ben büyüğüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun, diye itiraz etmiş. Tartışma uzayınca padişahla vezir, bir çobanın yanına gitmişler ve konuya hemen girmemek için çobana sormuşlar:
- Senin koyunun mu büyük, ineğin mi?
Çoban şaşırmış şaşırmasına da, soranlar da padişahla vezir.
- İneğim, demiş.
- Keçin mi büyük, öküzün mü? Çoban;
- Öküzüm tabii, deyince, asıl soruyu yöneltmişler çobana:
- Söyle bakalım, padişahın mı büyük, vezirin mi?
Çoban hiç düşünmeden yanıt vermiş:
- Vallahi ben bu hayvanları tanımıyorum!
Zafer ekledi,