fıkraoku.com

ANA SAYFA > Nasrettin Hoca Fıkraları

Nasrettin Hoca Fıkraları

Sırat Köprüsü

Nasrettin Hoca hutbede vaaz ediyormuş. Cennet, cehennem, günah, sevap derken mevzu sırat köprüsüne gelmiş. Hoca demiş ki:
- Sırat köprüsü öyle bir köprüdür ki, kıldan ince, kılıçtan keskindir. Oradan geçebilmek için Allah'ın tüm emirlerini yapmak lazım. Namaz, oruç, zekât, hac, kelime-i şahadet gibi bütün hususları yerine getirenler, kul hakkı yemeyenler, bu köprüden ancak zahmetsiz geçerler. Arkalarda vaazı dinleyip ayda yılda bir camiye gelen bakmış hocanın hatırlattığı Allah'ın emirlerini yerine getirmede durumu kötü ve bu hâlde sırat köprüsünden geçmesi de imkânsız. Hocaya seslenmiş:
- Muhterem Hocam, sırat köprüsünün iki yanında korkuluğu da mı yok?

 

Muhsin ekledi,

Hesap Hatası

Hesap Hatası Timur'un defterdarları hesapta bir yanlışlık yapar.
Bunun üzerine Timur çok öfkelenir ve o defterdara kağıtları zorla yedirir, işten de kovar.

Yerine Nasreddin Hoca'yı alır. Nasreddin Hoca, hesapları yufka üzerine yapmaya başlar. Timur, durumu görünce haliyle sebebini sorar. Cevap da tam Nasreddin Hoca'dan beklenildiği gibidir:
- Bir yanlışlık olursa, yemesi kolay olsun diye hünkarım!

 

Nasreddin Hoca Fıkraları ekledi,

Öbür Tarafa Gitmek

Günün birinde adamın biri ölmüş, yıkanıp kefenlensin diye hocanın yanına getirmişler. Hoca kapıyı kapatmış, herkes beklemeye başlamış. Aradan 15 dakika geçmiş ses yok, yarım saat geçmiş ses yok, 1 saat geçmiş ses yok. İki saat sonra hoca ter su içinde kapıdan çıkmış. Merakla sormuşlar:
- Hocam ne oldu, bu iş neden bu kadar uzadı?
- Ne olacak! Adam öbür tarafa gitmek istemedi, kolay da olmadı tabi, ondan bu kadar uzadı...

 

fıkraoku.com ekledi,

Hazırlık Yapmak

Hazırlık Yapmak Nasrettin Hoca dul bir kadınla evlenir. Nikahtan 7 gün sonra kadın doğum yapınca, hoca iner alt kattan divit, kağıt filan alır koşa koşa gider çocuğun yanına bırakır.
Lohusa kadının yanındaki kadınlar şaşkınlıkla sorar:
- Bu ne iştir hoca! Ne yapacak bebek bunları?
Nasrettin Hoca da:
- Bu çocuk 9 aylık yolu 7 günde aldıysa, birkaç gün içinde okumaya da başlar. Onun için hazırlık yapıyorum.

 

fıkraoku.com ekledi,

Timur'un Filleri

Timur'un Filleri Timur Akşehir'e erkek bir fil getirmiş. Başıboş gezen fil, ekili alanları silip süpürmüş, bağlara bahçelere zarar vermiş. Üstelik yiyeceğini de Akşehirliler sağlıyormuş. Kısacası fil şehrin başına bela olmuş.
Sonunda Akşehirliler Hoca’ya gidip:
- Hoca Efendi Timur'a ancak sen söz geçirebilirsin. Şunun bir çaresine baksan.
- Haklısınız, yarın benimle birlikte on on beş kişi gelsin, hep birlikte Timur'a derdimizi anlatalım.

Ertesi gün Hoca önde, diğerleri arkada yola koyulmuşlar. Fakat yol boyunca gruptakiler birer ikişer ayrılmış. Timur'un otağına yaklaştıklarında Hoca dönüp ardına bir bakmış kimse yok... hepsi korkudan kaçmışlar. Timur'un yanına tek gelen Hoca da:
- Efendim, biz Akşehirliler getirdiğiniz fili çok sevdik. Ama haline acıyoruz. Zavallı hayvan tek kaldı. Akşehirliler bir de dişisini getirmeniz için beni yolladılar.

Timur bu sözlerden hoşlanmış:
- Akşehirlilere selam söyle, isteklerini yerine getireceğim.

Hoca oradan çıkıp kendisini dört gözle bekleyen Akşehirlilerin yanına varınca:
- Muştular olsun belanın dişisi de geliyor!

 

fıkraoku.com ekledi,

Timur'un Eşeği

Timur'un Eşeği Timur günün birinde Nasreddin Hoca'nın yoksulluktan bakamadığı zayıf eşeğini görerek sert bir emir verir:
"Bu hayvanı en iyi yemlerle besleyeceksin, bir ay sonra göreceğim, yine böyle zayıf bulursam kelleni vurdururum."

Hoca can korkusuyla kendi yiyeceğinden kesip, eşeği beslemeye başlar.
Hayvan gelişir canlanır ve bir gün keyifli keyifli anırır. Hoca da:
"Anır gidinin eşeği... Timur gibi arkan var nasıl olsa!.. diye içini boşaltır.

 

fıkraoku.com ekledi,

Yalancı Şahit

Günü birinde Nasreddin Hocanın arkadaşlarından biri kendisine gelip; birisinin kendisini mahkemeye verdiğini bir buğday meselesi hakkında yardımına ihtiyacı olduğunu, kendisi için yalancı şahitlik yapmasını istemiş hocadan.
Nasreddin Hoca bu çok eski arkadaşını kıramamış ve yalancı şahitlik yapmayı zor da olsa kabul etmiş.
Fakat mahkeme boyunca sürekli BUĞDAY yerine ARPA diyormuş. Kadı en sonunda sinirlenip:
- Bre adam, dava buğday davası arpa değil. Neden sürekli arpa diyorsun şuna? diye çıkışmış hocaya.
Hoca da gayet sakin:
- Efendim mesele yalan olduktan sonra BUĞDAY olsa ne olur ARPA olsa ne olur?

 

fıkraoku.com ekledi,

Kadı Efendinin Cübbesi

Kadı Efendinin Cübbesi Akşehir kadısı keyfine düşkün bir adammış. Akşehir'de halkın yanında içki içemeyeceğini iyi bilen kadı efendi, canı içmek isteyince; şarap şişesini alıp, bağlara gidermiş. Kadı efendi bir gün şarap şişesini alıp bağlara gitmiş, kendisini kimsenin görmeyeceği bir yere varınca; şarabını içmeye başlamış. İyice sarhoş olan kadı efendi, cübbesini, sarığını bir yere fırlatıp atmış ve kendisi de sızıp kalmış. Nasrettin Hoca'nın da bir cübbeye ihtiyacı varmış. Üstündekiler epey eskiymiş. Yerlere atılmış cübbeyi görünce hemen alıp sırtına giymiş. Kadı akşama doğru ayılmış, bir bakmış ki; cübbe yok. Cübbesini arayan kadı efendi, bulamayınca; çalındığını sanmış. O halde evine gelen kadı efendi, adamlarına emir vermiş:
- Yarın sabah kimin sırtında benim cübbeyi görürseniz; hemen yakalayıp getirin!

Ertesi gün çarşıyı pazarı dolaşan kadının adamları, bir bakmışlar ki; kadının cübbesi Nasreddin Hoca'nın sırtında. Bunu gören adamlar, Hoca'yı apar topar yakalayıp kadının huzuruna getirmişler. Kadı cübbeyi tanıyınca sormuş:
- Hoca efendi, bu cübbeyi nerden buldun?

- Dün bazı arkadaşlarla bağda dolaşıyorduk. Bir de ne görelim? Saçı sakalı ağarmış, şöyle sizin gibi kelli felli bir adam, zil zurna sarhoş olmuş yatmıyor mu? Yanında da içilmesi haram olan koca bir şişe şarap da var. Cübbesini sarığını çıkartıp atmış. Bu halde oralardan bir hırsız geçecek olsa cübbeyi çalacak. Buna meydan vermemek için cübbeyi aldım. Sahibi çıkınca hemen çıkarıp vereceğim. Şahitlerim de var.
Kadı şöyle sakalını bir sıvazladıktan sonra biraz düşünmüş ve demiş ki:
- Sen o cübbeyi sağlıkla giymeğe devam et Hoca efendi, o cübbenin sahibi çıkmaz...

 

fıkraoku.com ekledi,

Elimi Al

Bir köyde yaşayan çok cimri bir adam varmış. Bu adam bir gün göle düşmüş herkes adamın başına toplanıp:
- Elini ver, diyormuş O sırada oradan geçmekte olan Nasrettin Hoca topluluğun yanına gidip:
- Ey be ahali bu adam bunca senelik yaşamında bir çöpünü bile paylaşmamış hep cimri olmuş. Hele siz bi açılın ben onu kurtarırım, demiş ve adamın yanına gidip "elimi al, elimi al" demiş ve adam hemen hocanın elini tutmuş ve adamı sudan çıkartmışlar. ♡~softy~♡

 

Ayşenur Demirbaş ekledi,

Bir Fıkra Ekleyin

Fıkra Başlığı

Fıkra

Ekleyen:

Nasrettin Hoca Fıkraları Kategorisinde Toplam 431 Fıkra Kayıtlı.