Akşehir'de en iyi yalan söyleme yarışması düzenlenir. Yarışmaya Nasreddin Hoca da katılır. Yarışmacılar, sırayla birer yalan söylerler. Sıra Hocaya gelince şu yalanı söyler:
- Ben büyük bir yalancıyım.
Nasreddin Hocayı doğru sözlü olarak tanıyan halk jürisi, Hocayı birinci seçer. Böylece Hoca ödül olarak verilen eşeğe biner ve evine doğru yola koyulur.
Nasrettin Hoca öküzleriyle çift sürüyormuş. O sırada öküzleri sabana bağlayan kayışlardan biri kopmuş.
Hoca, kopan kayışın yerine sarığını bağlamış. Daha ilk asılışta sarık da kopmuş.
Hoca sarığına dönmüş :
- "Sarığım" demiş, "Kayışın neler çektiğini şimdi anladın mı ?"
Bir gün Nasreddin Hoca'yı bir şölene çağırmışlar. Davetliler beraberce sofra olarak kullanılan büyük sinilerin etraflarına oturmuşlar. Yemeğe başlanırken bir davetli ağzındaki sakızı çıkarıp koca yemek sinisinin üst kenarına yapıştırmış. Hoca da sakızı sininin kenarından alıp adamın burnunun ucuna yapıştırmış.
- "Hoca efendi" demişler, "sakızı koyacak başka yer bulamadın mı?"
Hoca başını sallamış:
-"Ne olur ne olmaz! Bu adamın malı kıymetlidir. Her zaman gözünün önünde bulunmalı!"
Bir yaz günü Nasreddin Hoca biraz serinlemek için ceviz ağacının gölgesine oturmuş. Biraz ilerdeki kocaman kabaklar gözüne ilişince, kendi kendine:
- "Şu Allah'ın işine bak, otun üstünde koskoca kabak yetişiyor, şu dalları yere göğe uzanmış, bir evleklik (dönümün dörtte biri) yer tutan ceviz ağacının meyveleri ufacık!.." diye düşünürken, tam o sırada başına bir ceviz düşmüş.
- "Ah başım!" diyerek yerinden fırlamış Hoca, "Tövbe ya Rabbim, bir daha senin işine asla karışmam! Ya ağaçta ceviz yerine kabak yetişseydi !.." demiş.
Hoca, bir kış günü ormanda odun kesiyormuş. Odun kesmeye iyice dalmış. Bir an kurt sessizce saldırıp, Nasreddin Hoca'nın yokuşun altında bıraktığı eşeğini yemiş, yokuş yukarı kaçmaya başlamış.
Birisi uzaktan durumu görüp seslenmiş:
- Hoca yetiş! Kurt eşeğini yedi, kaçıyor!
Hoca bir eşeğin kemikleri çıkmış ölüsüne, bir de yokuş yukarı kaçmakta olan kurda baktıktan sonra:
- "Boşuna yorulma efendi" demiş. "Olan oldu! Hiç olmazsa tok karnına yokuş yukarı kaçmaya çalışan kurdun keyfini bozma!"
Nasreddin Hoca çaydan su almak için testisini daldırdığı sırada testi elinden kayıp derin suyun dibini boylamış. Hoca yerinden kımıldamadan bir an öylece kalakalmış.
Oradan geçen bir tanıdığı sormuş:
- "Ne bekliyorsun Hoca ?"
- "Testi suya daldı da" demiş Hoca, "Çıkınca boğazından yakalayacağım."
Hoca bir gün eşeğini koştururken düşüvermiş. Çocuklar başına toplanmışlar.
- Aaa Hoca eşekten düştü! Hoca eşekten düştü!..
Hoca şöyle bir silkindikten sonra kalkıvermiş ve çocuklara:
- Güzel çocuklar, bilesiniz ki; eşeğe binen de, Dünyaya binen gibi mutlaka bir sebeple iner!