Erzurum'un bir köyünde herkese lakap takan, dolma nene diye yaşlı kadın varmış.
Köye gelen gelinlerin hepsinde bir noksanlık bulur onları o isimle çağırırmış.
Örnek; Kambur Emine, Pamuk Hatçe gibi.
Köyün ağası oğlunu evlendirip köye yeni bir gelin getirecekmiş.
Dolma neneyi davet etmiş yedirip içirdikten sonra demiş ki;
- Bak dolma nene, sakın bizim geline ad takmıyasan, lakap takmıyasan.
Dolma nene;
- Yoo viş oğul! Ele şey olur mi ben heç, bir gusur bulmam, demiş ve ayrılmış.
Ağa düğünü yapmış gelini getirmiş dolma neneyi çağırmış.
- Dolma nene nasıl gelin? Demiş, dolma nene;
- Oğul ben gelini eyi buldum, gözel buldum, amma aşşaği mehlenin garilari at suratli demeseler bari.
Zamanın birinde Erzurum'dan bir grup Hacca gitmek için yola çıkmışlar. Van'a gelmişler. Van'ın bir köyünde konaklamaya karar vermişler. O köyün de imamı yokmuş. Köylüler aralarında konuşmuşlar ve Erzurum’dan çıkıp hacca giden bu topluluktan birini imam yapmaya karar vermişler.
Hem Erzurumlu, hem de hacca gidiyorlarsa boş insan değillerdir diye düşünmüşler. Nitekim tekliflerini içlerinden birisi kabul etmiş. Her yıl 400 koyun verilecekmiş imama.
Adam hacca gidip masraf yapacağıma burada kalıp yalandan imamlık yapar ve her yıl 400 koyun sahibi olurum diyerek işe başlamış.
Saf bir Erzurumlu şehirler arası otobüs yolculuğu yaparken mola yerinde otobüsünü şaşırmıştı. Anonsu duyunca kalkmakta olan otobüsten içeri dalıp seslendi:
- Dadaşlar hele bir bahın ben bu otobusun yolçusu miyam?