Katı yürekliliğiyle ünlü paşadan söz ediliyordu. Paşa hastalanmış, o sırada yanlarında bulunan ünlü bir doktor kendisini tedavi etmişti. İçlerinden biri doktora sordu:
- Şimdi nasıl Hekim Bey?
- İyileşiyor. Maşallah, kalbi, yirmi yaşında bir gencin kalbi gibi.
Konuşmaları dinleyen yardımcısı kıs kıs güldü:
- Elbette öyle olacak. O kadar az kullanıldı ki.
Doktorun biri hastasının yanına gelir ve konuşmaya başlar:
- Size bir iyi, bir de kötü haberim var Önce kötü haberi söyleyeyim isterseniz Hımm, maalesef yanlış bacağınızı kesmişiz Çok üzgünüz Ama iyi habere sevineceksiniz! Öteki bacağınız iyileşiyor."
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz ?
Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı
tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?
Adam:
- Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Gerçek akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.