Vatandaşın biri, gecenin geç saatinde hastalanan karısı için doktor aramaya çıkmış. Çevredeki büyük bir apartmanı görünce:
— Belki burada oturan bir doktor vardır, gidip zillere bir bakayım, diye düşünmüş.
Gerçekten de zillerde "Dr." bulunan bir isme rastlamış. Hemen zile basmış, kapı açılmış ve zilde numarası yazılı daireye çıkmış, Kapıyı açan kişiye:
— Doktor Beyi görecektim, acil hastamız var da, demiş.
Kapıdaki adam:
— Doktor benim, ama maalesef hastanıza yardımcı olamam. Çünkü ben tıp doktoru değil, felsefe doktoruyum, diye açıklama yapmış.
Hasta sahibi de:
— Allah Allah! Ne hastalıklar çıkmış da haberimiz yok! Demiş.
Doktorun biri hastasının yanına gelir ve konuşmaya başlar:
- Size bir iyi, bir de kötü haberim var Önce kötü haberi söyleyeyim isterseniz Hımm, maalesef yanlış bacağınızı kesmişiz Çok üzgünüz Ama iyi habere sevineceksiniz! Öteki bacağınız iyileşiyor."
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz ?
Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı
tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?
Adam:
- Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Gerçek akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.