Dini bütün Temel, Ramazan günü Sultan Ahmet meydanında aç susuz sabırsızlıkla bir an önce iftar vaktinin gelmesini beklemektedir. Güneş tepede, Temel'in dilini damağını kurutmaktadır. Derken bir turist kafilesi gelir içlerinden birkaçı oradaki satıcılardan irice bir karpuz alır ve Temel'in gözü önünde şapır şupur yemeye başlarlar. Bir süre sonra bizimki yerinden kalkar usulca yanlarına yaklaşır ve kulaklarına eğilerek;
- Uyy, dininizun kiymetini pilesinuz ha!
Abdest namaz ve benzeri ibadetlerle arası iyi olmayan adamın biri aile eş dost ve çevrenin baskıları sonucu namaza gitmeye karar vermiş. Tesadüf bu ya Ramazanda yatsıya oğluyla beraber gitmiş, namazdan sonra odun için ormana gitmeyi düşündüklerinden yanlarındaki eşeği caminin dışına bağlayıp, camiye girerken caminin imamı adamı görüp gülümsemiş. Namaz başlamış bir iki rekat vesselam derken namaz sürdükçe sürüyormuş. Hoca selam verince adam oğluna dönerek;
- Eşeği al eve git anana selam söyle iş inada bindi sahurda eve gelemezsem merak etmesin, derken, hoca yeniden namaza başlamış.
Adamın biri bir gün teravih namazına gitmiş. Hoca teravih namazını çok hızlı kıldırıyormuş. Hoca selam verice adam aceleyle hocanın kulağına eğilmiş.
- Hocam, bir defa süphane rabbiyel ala zor diyorum, demiş. Adamın yanındaki kişi bunu işitince:
- Dostum haline şükret ben onu bile diyemiyorum, demiş.
Adamın biri her gün hanımını zorlayarak sahura kaldırıyor yemek
hazırlatıp sahur yemeği yiyormuş sonrada orucu. Bir gün beş gün bu böyle sürerken kadın artık dayanamamış;
- Ula herif sende hiç vicdan yok mu, oruç tutmuyorsun bana zorla sahur hazırlatıyorsun, demiş. Adam;
- Oruç farz, sahur yemek sünnet değil mi? Diye sormuş.Kadın;
- Evet, deyince. Adam;
- Ee hanım! Farzı yapamıyoruz, bari sünneti yapalım, kötü mü yapıyoruz?