Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanlara ait bir anıyı Erzurum Kültür Kurumu İlköğretim Okulundan Mansır Bey anlatıyor.
Bir iş yerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis
elemanı bilgisayarı iş yerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, iş yerinden telefon:
- Kardeşim sizin anlattıgınız kimi yapirem fegat program düzgün
çalışmiir. Teknik servis elemanı sorar:
- Nasıl yapıyorsunuz?
- Senin anlattıgın kimi.
- Hata ne?
- Yazdıgım bilgiler kaydetmeme ragmen saklanmiir.
- İşlem basamaklarını tek tek anlatır mısınız?. Tamam diyor
ve başlıyor anlatmaya.
- Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıhtan sonra senin anlattıgın kimi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir yazı
geliir. Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı çıkir. Ben de diyirem Hee...
Erzurum'da şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan bir otobüste muavin horlayan yolcuyu insanları rahatsız ettiği için uyandırır. Yolcu umursamaz tekrar uykuya dalar ve horlamaya devam eder.
Bunun üzerine muavin sinirlenir ve adamla tartışmaya başlar, tartışma uzayınca muavin adamı otobüsten indirmeye karar verir. Sinirlenen adam muavini bir güzel döver, otobüs şoförü müdahale edince şoför de dayaktan payını alır. Yedek şoför gelir, adam onu da dövdükten sonra otobüsten iner, inerken de boksör olduğunu söyler.
Aynı muavin, başka bir gün yine bir yolculuk sırasında yolculardan birinin horladığını duyar ve yolcuyu kibar bir şekilde uyandırdıktan sonra sorar;
- Gardaş boksör misen?
- Hayır
- Karateci misen?
- Hayır
-Tekvandocu misen?
- Hayır
- Kungfucu misen?
Adam şaşırır ve yine "Hayır" der.
Bunun üzerine muavin şaşkınlıkla sorar;
- Peki gardaş, neyine güvenip horlirsen?
Yıllar önce Erzurum'a ilk kez ayna gelmiş. Meraklı adamın biri aynayı görüp almış.
Daha önce kendini aynada hiç görmediği için, aynadaki görüntüsünü ölen kardeşine benzetmiş.
- Ey gidi gardaşımm. Seni bi daha görmek nasipte varmış! deyip aynayı eve götürmüş, kardeşi niyetine aynaya sarılıp uyumuş.
Karısı bakmış adam bir şeye sarılıp uyuyor. Bakmış görmüş ayna, almış bakmış aynaya, bakmış bir kadın;
- Allah belaağı vireee, bu garı da kim? Bi b.ka da benzese, diyerek feryat figan evden çıkmış kadın, muhtara gitmiş.
- Mıhdar, benim herif beni bu çirkin garıyla aldati.
Muhtar aynaya bakmış. Sonra düşünceli düşünceli:
- Yav bu garıdan çok gavata benzir!
Erzurum'un bir köyünde herkese lakap takan, dolma nene diye yaşlı kadın varmış.
Köye gelen gelinlerin hepsinde bir noksanlık bulur onları o isimle çağırırmış.
Örnek; Kambur Emine, Pamuk Hatçe gibi.
Köyün ağası oğlunu evlendirip köye yeni bir gelin getirecekmiş.
Dolma neneyi davet etmiş yedirip içirdikten sonra demiş ki;
- Bak dolma nene, sakın bizim geline ad takmıyasan, lakap takmıyasan.
Dolma nene;
- Yoo viş oğul! Ele şey olur mi ben heç, bir gusur bulmam, demiş ve ayrılmış.
Ağa düğünü yapmış gelini getirmiş dolma neneyi çağırmış.
- Dolma nene nasıl gelin? Demiş, dolma nene;
- Oğul ben gelini eyi buldum, gözel buldum, amma aşşaği mehlenin garilari at suratli demeseler bari.