Osmanlı ordusunda görev yapan İncili Çavuş, savaş meydanında düşman askerlerini gözetlemekle görevlendirilir. İncili Çavuş, atının üzerinde savaş alanında gözetleme yaparken, bir yandan da incileriyle oynar. Bu durumu gören komutanı, ona kızar ve;
- Sen burada düşman askerlerini izlemek için bulunuyorsun, incilerinle oynamak için değil, der.
İncili Çavuş ise cevap olarak şöyle der:
- Aman efendim, incilerimle oynayarak daha iyi gözetleme yapabiliyorum. İncilerim parlıyor ve düşman askerlerinin hareketlerini daha net görebiliyorum.
Komutanı şaşkınlıkla İncili Çavuş'un bu cevabına gülerek karşılık verir:
- Sen de haklısın İncili Çavuş. İncilerinle oynamaya devam et, ama düşman askerlerini de gözetlemeyi ihmal etme!
Padişah İncili Çavuş'a sormuş:
- Senin yüzünde ve çenenin altında niçin tüy yetişmiyor?
İncili hemen şu cevabı vermiş:
- Yüzümü anam öpmüş, çenemin altını da babam öpmüş de ondan.
Kasaba halkı, Kadıdan çok şikâyetçiydi. Rüşvetsiz iş görmeyen, zorbalığı son haddini bulan bir adam kasabayı kasıp kavuruyordu. Hakkında yapılan bütün şikayetler de, vali akrabası olduğu için hep etkisiz kalmıştı.
Sonunda bıçak kemiğe dayandığından, kasabanın ileri gelenleri durumu sonradan valiye anlatmaya karar verdiler. Tam o sıralarda İstanbul'dan hemşerilerinin ziyaretine kasabaya gelen İncili Çavuş'u da önlerine alarak valiye gittiler.
Vali, heyeti nezaketle kabul etti, ikramlar yaptı. Hoşbeşten sonra ağız açmalarına fırsat bırakmadan:
- Ya kadı efendi biraderimiz nasıldır? Doğrusu bu derece adil, dürüst, hakkaniyetli, faziletli, alim bir kadı her kazaya nasip olmaz,
diye övmeye başlayınca, heyetten hiçbirinin şikayete dili varmayacağını anlayan İncili Çavuş, hemen atıldı:
- Tamamen hakkı aliniz var efendimiz. Esasen buraya gelişimizin sebebi de, kendilerinden bu kadar memnun oluşumuzdur. Bu derece dürüst, hakkaniyetli, faziletli, alim ve fadıl bir kadıya malik olmak gerçekten bir kaza için nimettir. Şimdiye kadar biz bu nimetten fazlasıyla faydalandık. Diyoruz ki, biraz da vilayetin öbür kazaları bundan hisse alsınlar. Onun için bir başka kazaya naklini ricaya geldik.
İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
Kral, bunları görünce dayanamayıp:
– Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, İncili Çavuş:
– Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.