Tilkinin biri ormanda yiyecek aramak için gezerken, ağacın dalına oturmuş bir horoz görür. Yenecek güzel bir av olduğunu düşünüp horoza seslenir.
- Selamünaleyküm ey horozların en güzeli, güzel sesli horoz, in aşağıya da kılalım birlikte öğle namazını.
Tilkinin söyledikleri, horozun pek hoşuna gider ve tilkiye şöyle cevap verir:
- Aleykümselam ey tilkilerin kurnazı...
Geliyorlar tepeden bir avcıyla bir tazı...
Bekleyip hep birlikte kılalım cemaatle namazı.
Tilki, avcı ile tazının gelmekte olduğunu duyunca, tehlikeyi anlar, horoza seslenir:
- Ya horoz efendi, şimdi hatırladım, benim abdestim bozulmuştu, bi koşu gidip abdest alayım, der. Ve oradan ardına bakmadan uzaklaşır.
Maymunun biri ormanda ağacın dallarına oturmuş muz yiyormuş. Yediği muz kabuklarını da geçen hayvanların üzerine atıyormuş. O sırada muzu yemiş ve oradan geçen filin kafasına atmış. Fil:
- Ne yapıyorsun lan maymun? Maymun:
- Muz yiyorum, güçleniyorum, aslanın canına okuyacam" demiş, fil gitmiş.
Ağacın altından biraz sonra bufalo geçiyormuş. Onunda kafasına muz kabuğu atmış. Bufalo:
- Napıyosun lan maymun niye kafama atıyosun?" Maymun:
- Muz yiyorum, güçleniyorum, aslanın canına okuyacam." demiş, bufalo da gitmiş.
Ağacın altından bu seferde kaplan geçiyormuş, kaplanın kafasına muz kabuğu gelmiş. Kaplan:
- Napıyosun lan maymun, niye kafama muz kabuğu atıyosun? Maymun:
- Muz yiyorum, güçleniyorum, aslanın canına okuyacam, demiş.
Kaplan aslanın yanına gitmiş. Aslana:
- Kral senin hakkında maymun ileri geri konuşuyor, canına okuyacam filan, diyor. Aslan duyar duymaz sinirlenmiş. Maymunun yanına gitmiş. Maymuna:
- Maymun napıyosun lan? Maymun da:
- Muz yiyorum, güçleniyorum, aptal aptal konuşuyorum, demiş.
Hayvanat bahçesindeki emekliliği çoktan gelmiş olan yaşlı aslan kafesinde uyukluyordu. Kamyondan indirilen bir genç aslanı da aynı kafese koydular. fıkraoku.com O gün hayvanat bahçesi çalışanı bakıcı, uyuklayıp duran yaşlı aslana koca bir sığır budu verirken, genç aslana da iki tane muz verdi.
Ertesi günde ve daha sonraki günlerde hep aynı şey tekrarlandı.
Altıncı günde açlık canına tak diyen genç aslan, bakıcı iki muzu uzatırken:
- Affedersin ama bakıcı bey, dedi. O da aslan ben de aslanım. Üstelik o yaşlı ve tembel de... Neden ona her gün bir sığır budu verirken bana iki muz veriyorsun? Ben, aslan değil miyim? Muz beni doyurur mu?
- Evet aslansın, aslansın da, sen hayvanat bahçesinin envanterinde maymun kadrosunda görünüyorsun, dedi bakıcı.
Karnı aç olan bir aslan bir de tilki birlikte ava çıkmışlar. Çayırlıkta sakin sakin otlamakta olan eşeği görmüşler.
Bakmışlar ki eşek tam dişlerine göre. Aslan baş tarafına geçmiş, tilki de arka tarafına. Bunun üzerine otlamaya ara veren eşek:
– Anladım beyler, beni yiyeceksiniz. Ama beni yerseniz Padişahla başınız derde girer, demiş.
– Niyeymiş o? diye sormuş Aslan.
– Ben padişahtan fermanlı eşeğim de ondan.
– Hadi canım, demiş Aslan. Hani fermanın nerede?
– Arka sağ ayağımın altındaki nala kazınmış vaziyette, demiş eşek.
Aslan uzaktan tilkiye işaret ederek. fıkraoku.com
– Okuyuver bakalım şunu, bakalım doğru muymuş... demiş.
Tilki uyanık
– Vallahi benim okumam yazmam yok! demiş.
– İyi, çekil kenara, ben kendim okurum!.. demiş aslan öfkeyle.
Tabii aslan, eşeğin arka ayağındaki fermanı okumaya çalışırken, eşek öyle bir tekme sallamış ki aslanı 10 metre geriye atarak bütün kemiklerini kırmış.
Bunun üzerine, eşekle tek başına baş edemeyeceğini bilen tilki hızla uzaklaşırken, kendi kendine söyleniyormuş:
- Ulan! Bu devirde okumak da başa belâ...