Hoca Nasreddin bir gün boş bir bostana(bahçe) dalar, bostanda ne varsa; marullar, patlıcanlar, salatalıklar yolar temizler. Doldurur bir küfeye tıka basa tam yükü yüklenecekken Çam yarması bir adam ortaya çıkar;
- Bre adam! Ne arıyorsun burada?
Hoca bir düşünür ve cevabı bulur der ki:
- Dün şiddetli bir rüzgar çıkmıştı ya o attı beni buraya.
- Demek seni buraya atan rüzgar, peki ya bu patlıcanlar marullar onları da hep rüzgar mı kopardı.
- Evet biraz fazlaca esiyordu beni öteye beriye savurdu neye uğradığımı bilemedim bari şunlara tutunayımm dedim neye tutundumsa elimde kaldı.
Bunun üzerine bostancı kızar:
- Peki çuvala koyan da mı rüzgar? Söyle kim doldurdu çuvala bunları?
Hoca tatlı tatlı burnunu kaşır, sonra döner der ki:
- İlahi oğlum! İşte ben de tam onu düşünüyorum ya...
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti