Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan, bu nedenle de yemek yemeyen ve hiç bir toplumsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen, ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş.
Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen doktorlardan biri, sonunda hastaya ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta;
- Tabii ki kanamaz, çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur, der. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve parmağının kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir:
Bir gün deliler hastanesinde doktor, delilerin iyileşip iyileşmediğini anlamak için duvara bir kapı çizmiş Deliler bu kapıyı açmaya çalışıyorlarmış. Delilerden biri kıs kıs gülüyormuş. Doktor, bir delinin iyileştiğini sanarak sevinç ile yanına gitmiş.Deliye sormuş;
- Sen neden gülüyorsun? O da;
- Onlar o kapıyı açamazlar, çünkü kapının anahtarı bende, demiş.
Bir gün doktor delilere bakmaya gelmiş. Akıllananı hastaneden çıkaracakmış. Bütün hastaneyi dolaştığı halde bir tane deli akıllı çıkmamış. Son odaya gelmiş. Deliler zıplayıp duruyormuş. Oradaki doktora sormuş:
- Bunlar neden zıplıyorlar? Oradaki doktor:
- Kendilerini patlamış mısır zannediyorlar, demiş.
Kenarda oturan deliyi akıllı sanarak yanına gidip sormuş:
- Sen neden bunlar gibi zıplamıyorsun da burada oturuyorsun?
Deli de şöyle cevap vermiş:
- Ben tavaya yapıştım