Zengin adamın biri, kısa bir süre önce ayrıldığı evindeki bahçıvana telefon açar, bahçıvana sorar:
– Evden acele çıktığım için sormayı unuttum, nasıl her şey yolunda mı? Bahçıvan:
– Evet efendim her şey yolunda fakat, küreğin sapı kırıldı onu tamir etmeye çalışıyorum.
Adam sinirli bir şekilde;
- Ne demek küreğin sapı kırıldı, biz daha küreği yeni almıştık, diyerek bahçıvana telefonda güzel bir fırça çeker. Bahçıvan ise:
– Efendim doğru yeni almıştınız fakat, köpeğinize mezar kazarken, galiba biraz fazla zorlamışım, bu yüzden kırıldı.
– Nee! Benim gözüm gibi baktığım karabaş öldü mü şimdi?
– Evet efendim havuza düştü ve oracıkta can verdi. Yaşaması için inanın elimden gelen her şeyi yaptım.
– Anlamadığım şey şu. Benim karabaş çok iyi yüzerdi; nasıl havuzda boğuldu anlamadım. Geldiğimde bunun hesabını vereceksin bana...
Bu kez bahçıvan şöyle cevap verir.
– Ama havuzun suyu boşalmıştı, betona çakıldı; bu yüzden hayatını kaybetti.
– Daha havuzu yeni doldurtmuştum. Neden boşalttınız? fıkraoku.com
– Biz değil itfaiyeciler boşalttı. Çünkü evdeki yangını söndürmek için ilâve suya ihtiyaç duydular.
– Evde yangın mı çıktı? Bahçıvan:
– Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla çok sayıda insan geldi. Bir sigara izmaritinden kâğıtlar, ardından da perde tutuşmuş. O kalabalıkta farkına varamadık. Adam:
– Annem nasıl öldü? Sapasağlamdı. Bahçıvan:
– Haklısınız. Biz de şaşırdık ama, sizin yatak odanıza bir şey bakmaya girmiş. Yatakta karınızla en yakın arkadaşınızı görünce kalbine inmiş. Adam:
– Yahu hiç pozitif bir haber yok mu? Bunaldım.
Bahçıvan:
– Olmaz olur mu, var elbet. Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya. İşte onun neticesi pozitif çıktı.
Bir gün kötü yola düşmüş iki kadın yol boyunda saç saça baş başa kavga ederler, bu sırada yoldan polis arabası geçer bunları görür ve durur. Polise derler polis bey ben haklıyım o der ben haklıyım poliste karakolda anlatın der ve karakola giderler mahkemelik olurlar aradan bir ay geçer mahkeme günü gelir duruşmaya çıkarlar hakim sorar sizin şikâyetiniz nedir biri çıkar hakim bey ben diyorum kalın olanı makbul o diyor ince olanı makbul bu yüzden kavga ettik sizce kalın olanı makbul değil mi der hakim düşünür ve cevap bulamaz mahkemeyi erteler 1 ay gel zaman git zaman hakim uyurken bile onun cevabını düşünür hakimin eşi de gece yarısı sorar yatakta bey seni çok düşünceli görüyorum hakim de derki hiç sorma hanım kimin haklı olduğuna karar veremedim hanımı da merak edip sorar neymiş bana söyle belki ben bilirim hakim der hanım bunca yıllık meslek hayatım var ben bilemeyeceğim de sen nerden bileceksin söyle söyle der ve hakim eşine olan biteni anlatır iki yolcu kadın geldi biri ince olanı makbul biri kalın olanı makbul diyor hangisi haklı bilmiyorum eşi de derki bunu bilemeyecek ne var ki bey ne kalın olanı makbul ne ince olanı içinde en uzun süre kalanı makbuldür ve hakim sevinir gel zaman git zaman duruşma günü gelir ve yolcu kadınlar ikisi de büyük bir sevinçle zıplayarak hakim bey ince olanı makbul değil mi öteki de kalın olanı makbul değil mi hakim de derki ne kalın olanı makbul nede ince olanı içinde en uzun süre duranı makbuldür ve bunu duyan yolcu kadınlar evet ya biz bunu nasıl düşünemedik derler ve hakime sorarlar
- "Hakim bey siz hangi orospudan duydunuz bunu?"
Tali adında bir adam varmış ve iş arıyormuş, bir gün iş bulmuş. Patronu bunu şef yapmış, böylelikle şeftali olmuş. Patron şeftalinin evini aramış. Karısı çıkmış ve:
-Buyası şeftalinin evi, demiş. Patron çok sinirlenmiş ve sen kimsin? demiş. Karısıda “R” harfini söyleyemediği için “Buyrun ben kayısı.” demiş.
Kekemenin biri bir gün Beşiktaş'ta kekeme okulunu ararken okulun yerini bulamamış, en yakınındakı bir bakkala girip
-KakakakarrdeşHH, bubububurraaalarrrrdaddadadad bbbi kekekemememe okukukukuluuu varmış, nenenenerededede bibibiliyor musususun? diye sormuş.
Bakkal cevap vermiş:
-Okulun yerini bilmiyorum ama kardeşim, senin okula hiç ihtiyacın yok! Bence gayet iyi kekeliyorsun!.