Yeniçeri Ocağı kaldırılıp Bektaşi tekkeleri de kapatıldıktan sonra Bektaşi dervişlerinin her biri bir tarafa kaçıp saklanmışlardı. Padişah bir gün Bahçekapı’da korkmadan, çekinmeden dolaşan bir Bektaşi görünce hayret eder ve yanına gelir:
- Baba sizinkilerden her biri bir tarafa savuştu. Sen burada, yalnız başına niye geziyorsun? diye sorunca Bektaşî hiç tereddüt etmeden şöyle der:
- Sultanım beni damızlık bıraktılar.
Bu hazırcevaplıktan pek memnun kalan hükümdar, babaya hiçbir şey yapmadan yanından ayrılır.
Bektaşi'ye sormuşlar.
- Dünya öküzün boynuzlarının üstünde duruyormuş, ne diyorsun bu işe?
- Valla onu bilmem ama buna inanan öküzlerin olduğunu biliyorum, demiş.
Dilencinin biri el açmış dileniyor, hem de dua ediyormuş.
Bektaşi yirmi lira vermiş;
- Duanı istemem, demiş.
Dilenci şaşkınlıkla sormuş:
- Niye duamı istemiyorsun ki?
- Yahu senin duan kabul olsaydı, kendini kurtarır da dilenmezdin!
Ramazan ayında Bektaşi'nin birini ağzında erikle görmüşler.
- Bu ne hal efendim! İftara daha çok var, demişler. Bektaşi de;
- Ben bunu ağzıma koydum ki iftara kadar yumuşasın sonra yiyeceğim, demiş.