Evli bir çift barda oturmuş içeceklerini yudumlarlarken içeriye gayet hoş ve alımlı bir kadın girer. Kadın yanlarından geçerken adamın yanağından bir makas alıp:
- Nasılsın şekerim? Görüşemiyoruz bu aralar, der.
Adamın karısı yarı kızgınlık yarı şaşkınlık içinde kocasına sorar:
- Bu kadın da kim?
Adam gayet sakin bir şekilde "metresim" diye cevap verir. Kadın çılgına döner:
- Utanmaz adam! Bir de utanmadan metresim diyorsun, her şey bitti boşanıyoruz, seni terk ediyorum, der.
Adam sakinliğini hiç bozmadan konuşur:
- Ne yani Etilerdeki daireleri, boğazdaki yalıyı, 28 metrelik yatı, bankadaki açtığım milyon dolarlık hesabı bir anda bırakıp beni terk mi ediyorsun?
Bunları duyunca kadın birden sakinleşir ve etrafına bakınmaya başlar. O sırada ilerde masalardan birinde eski arkadaşlarını görür ve eşine "Bu bizim Suat değil mi?" der. Yanındaki kim acaba diye sorar. Adam "metresi" der. Kadın "Ay bizimki daha güzel vallahi" der.
Bir gün kötü yola düşmüş iki kadın yol boyunda saç saça baş başa kavga ederler, bu sırada yoldan polis arabası geçer bunları görür ve durur. Polise derler polis bey ben haklıyım o der ben haklıyım poliste karakolda anlatın der ve karakola giderler mahkemelik olurlar aradan bir ay geçer mahkeme günü gelir duruşmaya çıkarlar hakim sorar sizin şikâyetiniz nedir biri çıkar hakim bey ben diyorum kalın olanı makbul o diyor ince olanı makbul bu yüzden kavga ettik sizce kalın olanı makbul değil mi der hakim düşünür ve cevap bulamaz mahkemeyi erteler 1 ay gel zaman git zaman hakim uyurken bile onun cevabını düşünür hakimin eşi de gece yarısı sorar yatakta bey seni çok düşünceli görüyorum hakim de derki hiç sorma hanım kimin haklı olduğuna karar veremedim hanımı da merak edip sorar neymiş bana söyle belki ben bilirim hakim der hanım bunca yıllık meslek hayatım var ben bilemeyeceğim de sen nerden bileceksin söyle söyle der ve hakim eşine olan biteni anlatır iki yolcu kadın geldi biri ince olanı makbul biri kalın olanı makbul diyor hangisi haklı bilmiyorum eşi de derki bunu bilemeyecek ne var ki bey ne kalın olanı makbul ne ince olanı içinde en uzun süre kalanı makbuldür ve hakim sevinir gel zaman git zaman duruşma günü gelir ve yolcu kadınlar ikisi de büyük bir sevinçle zıplayarak hakim bey ince olanı makbul değil mi öteki de kalın olanı makbul değil mi hakim de derki ne kalın olanı makbul nede ince olanı içinde en uzun süre duranı makbuldür ve bunu duyan yolcu kadınlar evet ya biz bunu nasıl düşünemedik derler ve hakime sorarlar
- "Hakim bey siz hangi orospudan duydunuz bunu?"
Tali adında bir adam varmış ve iş arıyormuş, bir gün iş bulmuş. Patronu bunu şef yapmış, böylelikle şeftali olmuş. Patron şeftalinin evini aramış. Karısı çıkmış ve:
-Buyası şeftalinin evi, demiş. Patron çok sinirlenmiş ve sen kimsin? demiş. Karısıda “R” harfini söyleyemediği için “Buyrun ben kayısı.” demiş.
Kekemenin biri bir gün Beşiktaş'ta kekeme okulunu ararken okulun yerini bulamamış, en yakınındakı bir bakkala girip
-KakakakarrdeşHH, bubububurraaalarrrrdaddadadad bbbi kekekemememe okukukukuluuu varmış, nenenenerededede bibibiliyor musususun? diye sormuş.
Bakkal cevap vermiş:
-Okulun yerini bilmiyorum ama kardeşim, senin okula hiç ihtiyacın yok! Bence gayet iyi kekeliyorsun!.