Olay, bir arkadaşımın annesinin gözetmen olarak bulunduğu ilkokulu dışarıdan bitirme sınavlarından birinde gerçekleşiyor.
Dışarıdan bitirme sınavı ya, yağlı ballı adamlar da var sınavda.
Gözetmenler sınav sırasında sıraların arasında dolaşıyorlar. Tam o sırada
gözetmen bakıyor, adamın biri soruların hiçbirine cevap verememiş; acıyor
adama. "Maddenin üç halini yazınız" sorusunu parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip cevabı fısıldıyor:
"Katı, Sıvı, Gaz."
Sınav kurulunu dumura uğratan an cevap kağıtları okunurken gerçekleşiyor.
Sorunun cevabı, kağıtların birinde aynen şöyle yer alıyor:
"Katır, Sığır, Kaz"
Muayene olan hasta, doktordan ilginç bir istekte bulunur.
Hasta: Doktor hanım, ilaçları senin sağlık karnene yazdırsak olur mu?
Doktor: Benim karneme mi? Niçin?
Hasta: Benim sağlık karnem yok.
Doktor: Peki seni kimin sağlık karnesi ile muayene ettik?
Hasta: Komşunun kızının sağlık karnesiyle... Onu bu sıra çok kullandık. Artık yüzüm tutmuyor.
İki arkadaş bir gece bir parti dönüşünde yürüyerek eve dönüyorlarmış. Biri biraz macera olur eğleniriz düşüncesiyle ilerideki mezarlığa girip kestirmeden gitmeyi önermiş ve diğeri de hemen kabul etmiş.
Mezarlığın içine girmişler ve yürümeye başlamışlar. Çok derinlerden 'tak! tak!' diye garip sesler gelmeye başlamış biraz sonra. İki arkadaş bir taraftan tırsarak bir taraftan da tırstıklarını birbirlerine belli etmeyerek yürümeye devam etmişler ama bu korkunç ses onlar yürüdükçe artıyormuş.
Epey ilerledikten sonra ilerideki sis bulutunun arkasında bir kıpırtı görmüşler. İyice tırsmışlar ve sis bulutuna doğru yürümeye devam etmişler. İleride bir mezarın başında yaşlı bir adamın elinde çekiçle mezar taşına bir şeyler yazdığını gören arkadaşlardan biri:
- Yahu amca bu saatte çalışılır mı biz de seni hayalet sanıp korkmuştuk, demiş.
Yaşlı adam şöyle bir kafasını kaldırıp gençleri süzdükten sonra: