Sultan II. Mahmut döneminde bir Ramazan günü zaptiyeler bir Bektaşi babasını rakı içerken suçüstü yakalar. Padişaha götürürler. Bektaşi rakı şişesini saklayarak huzura çıkar. İkinci Mahmut sorar:
- Erenler, elini göster.
Bektaşi sol elini gösterir. Diğeriyle şişeyi saklar.
- Öteki elini de göster.
Baba arka arkaya yürüyerek duvara gelip dayanır. Şişeyi duvarla sırtı arasında sıkıştırarak iki elini birden gösterir.
İkinci Mahmut bu sefer şu emri verir:
- Şimdi öne doğru gel.
Bektaşî dayanamayarak der ki:
- Halt etme Mahmut, bana şişeyi kırdıracaksın
Bektaşi'ye sormuşlar.
- Dünya öküzün boynuzlarının üstünde duruyormuş, ne diyorsun bu işe?
- Valla onu bilmem ama buna inanan öküzlerin olduğunu biliyorum, demiş.
Dilencinin biri el açmış dileniyor, hem de dua ediyormuş.
Bektaşi yirmi lira vermiş;
- Duanı istemem, demiş.
Dilenci şaşkınlıkla sormuş:
- Niye duamı istemiyorsun ki?
- Yahu senin duan kabul olsaydı, kendini kurtarır da dilenmezdin!
Ramazan ayında Bektaşi'nin birini ağzında erikle görmüşler.
- Bu ne hal efendim! İftara daha çok var, demişler. Bektaşi de;
- Ben bunu ağzıma koydum ki iftara kadar yumuşasın sonra yiyeceğim, demiş.