Namık Kemal, kötü bir havada kayıkla Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçiyormuş. Deniz bir ara iyice azmış ve kayığı alabora etmeye başlamış. Namık Kemal, "ah! vah!" diye korku belirtileri göstermiş. Kendisine refakat etmekte olanlardan biri ünlü şaire sitem etmiş:
- Üstadım, biz de kayıktayız; bizimki de can, siz niye telaş ediyorsunuz? Namık Kemal, yazı ve konuşmalarıyla milletin sesini duyurmaya çalıştığını hissettirecek şu karşılığı vermiş:
- Kendi canımı, sizin canınızı düşündüğünüzün çeyreği kadar düşünmem. Bu endişemin sebebi, bu kayık batarsa onunla birlikte halkın, kamuoyunun da batacak olmasıdır.
Mecliste odalardan birisinin kapısı bozulmuş. Kapının tamir olması için marangoz çağırmak gerek. Gelenek olarak iki marangoz çağırmışlar ihaleyi açıyorlar. Konu ile ilgilenen milletvekili gelen birinci marangoza sormuş:
- Bu kapıyı kaça yaparsın?
- 500 liraya yaparım. Milletvekili ikinci marangoza dönmüş:
- Sen kaça yaparsın?
- 2500 liraya yaparım, demiş ikinci marangoz.
Vekil şaşırmış.
- Nasıl yani! Bu nasıl 500 liraya yapıyor da sen 2500 lira diyorsun?
- Sayın vekilim, 1000 lira ben alacağım, 1000 lira siz alacaksınız. 500 lira da buna vereceğiz, kapıyı yaptıracağız.
İşi tabii ki ikinci marangoz almış.
Ülkenin başkanı talimat vermiş:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan küplere binmiş ve yetkiliyi çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim...
Milletvekilinin biri köyün birini gezerken, bağlı olduğu değirmeni döndüren bir eşek görmüş.
Yanındaki köylüye sormuş;
- Bu eşeğin boynundaki zil ne işe yarıyor?
- Efendim, o zil sustuğunda eşeğin durduğunu anlıyorum. Müdahale edince tekrar harekete başlıyor, demiş köylü.
- Akıllıca, demiş vekil ve devam etmiş;
- Peki eşek olduğu yerde durup başını sağa sola sallarsa nereden anlayacaksın durduğunu?
- Anlayamam tabii, ama ne gezer efendim sizin gibi akıllı eşek buralarda...