Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avustralya'da tatil yapmaya karar vermişlerdi. Uçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı.
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:
- Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız.
- Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız.
- Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak.
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu bile kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu, gözlerine endişeyle baktı;
- Mona, bu ay kredi kartı borcunu ödemiş miydin?
- Hayır sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?
Adam endişeyle yine sordu:
- Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?
- Özür dilerim canım, onu da ödememiştim.
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı.
- Aferin. Karısı şaşkın, korkarak sordu.
- İyi misin tatlım?
- Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!
Köyün imamı bir gün namaz kıldırırken istemeyerek de olsa osurmuş. Sonrasında olay duyulmuş ve bütün köy imamla alay etmeye başlamış. İmam hemen eve gelip karısına:
- Çabuk pılıyı pırtıyı topla, buradan gidiyoruz. Ben burada duramam artık, rezil oldum.
Demiş. Bunlar ailecek her şeyi toplayıp gitmişler. Aradan otuz-otuz beş yıl geçmiş. İmam karısına dönüp:
- Artık benim olay unutulmuştur, gel köye geri dönelim.
Demiş. Kadının gönlünü yapıyor ve bunlar tekrar toplanıp köye gidiyor.
Bunlar daha köye girmeden köyün merasında bir çoban da koyunları otlatıyormuş. İmam çobanın yanına oturuyor.
- Oğlum sen kimsin, kimlerdensin?
Çoban kendini anlatıyor. Sonra imam çobana:
- Kaç yaşındasın?
Çoban da:
- Valla amca ben yaşımı filan bilmem ama burada bir imam varmış, onun osurduğu sene ben doğmuşum.
İmam da karısına dönüyor:
- Hadi karı hadi toparlan sen, bizim osuruk tarih yazmış.
Diyor ve geldikleri yere dönüyorlar.
Bir fabrikada muhasebeciye ihtiyaç vardır bunun için elemelere ihtiyaç duyulur fabrika sahibi 1 matematikçi 1 de muhasebeci çağırır ve en kolay soruyu sorar 2 x 2 kaç eder?
matematikçi 4 der
muhasebeci ise "Siz kaç istiyorsanız ben onu çıkartırım" der :D
Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı, salonda toplanmış isçilere heyecanlı bir konuşma yapmaktadır:
- Yoldaşlar! Yönetimle yeni bir sözleşme yaptık. Bundan böyle haftanın dört günü daha çalışmayacağız!
Kalabalık, "Yaşasııın!" diye bağırır.
- Çalışma saatimiz beşte değil, dörtte bitecektir!
- Yaşaaaaaa!
- Çalışmaya dokuzda değil, on birde başlayacağız!
- Helaaallll!!
- Maaşlarımız yüzde 150 artacaktır!
- Vaaaaaauuuuuvvvv!
- Yalnızca çarşamba günleri çalışacağız!
Bu sözün ardından derin bir sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur;
- Her çarşamba mı?