Minibüs şoförü yolda arabasıyla ilerliyormuş. Yol kenarında duran birisinin elini kaldırdığını görünce yanaşmış ve yolcuyu arabaya almış. Arabaya binen yolcunun, siyahlar içerisinde gizemli bir görüntüsü varmış. Şoför sormuş:
– Kimsiniz beyefendi, yolculuk nereye? Adam cevap vermiş:
– Ben Azrail'im. Senin canını almaya geldim. Bunu duyan adam ciddiye almayarak cevap vermiş:
– Şaka mı yapıyorsun kardeşim. Ne Azrail'i?
– Ne yani benim Azrail olduğuma inanmıyor musun? O zaman gerçekten Azrail olduğumu size ispatlayayım. 300 metre ileride elini kaldıran ve araba bekleyen bir kişi göreceğiz, onu da arabaya almalısın.
Şoför ilerlemeye devam etmiş. Arkadaki adamın dediği gibi 300 metre sonra yol kenarında elini kaldıran bir adam görmüşler ve arabaya almışlar. Yeni yolcu şoförün yanına oturmuş. Şoför iyice heyecanlanmaya başlamış. Yeni binen yolcuya arkadaki adamı göstererek bu adam Azrail olduğunu iddia ediyor demiş. Yanındaki yolcunun cevabı üzerine iyice korkmuş:
– Ne yolcusu, ben arkada kimseyi göremiyorum ki! Arkadaki yolcu araya girmiş.
– Gördün mü, beni senden başka kimse göremez, çünkü ben senin Azrail'inim. Senin canını almaya geldim. Şimdi canını almadan önce arabayı durdur, yol kenarında 2 rekat namaz kıl dua et, demiş.
Bunu duyan şoför sona geldiğini düşünerek mecbur arabayı durdurmuş ve yol kenarında namaz kılmak için arabadan inmiş. Sonra ne mi olmuş?
Ne olacak, bu oyunu daha önceden planlayan 2 hırsız arkadaş arabayı çalıp uzaklaşmışlar
İki arkadaş bir gece bir parti dönüşünde yürüyerek eve dönüyorlarmış. Biri biraz macera olur eğleniriz düşüncesiyle ilerideki mezarlığa girip kestirmeden gitmeyi önermiş ve diğeri de hemen kabul etmiş.
Mezarlığın içine girmişler ve yürümeye başlamışlar. Çok derinlerden 'tak! tak!' diye garip sesler gelmeye başlamış biraz sonra. İki arkadaş bir taraftan tırsarak bir taraftan da tırstıklarını birbirlerine belli etmeyerek yürümeye devam etmişler ama bu korkunç ses onlar yürüdükçe artıyormuş.
Epey ilerledikten sonra ilerideki sis bulutunun arkasında bir kıpırtı görmüşler. İyice tırsmışlar ve sis bulutuna doğru yürümeye devam etmişler. İleride bir mezarın başında yaşlı bir adamın elinde çekiçle mezar taşına bir şeyler yazdığını gören arkadaşlardan biri:
- Yahu amca bu saatte çalışılır mı biz de seni hayalet sanıp korkmuştuk, demiş.
Yaşlı adam şöyle bir kafasını kaldırıp gençleri süzdükten sonra:
Adamın birisi pek güzel bir penguen bulmuş. Bu pengueni çok sevmiş. Onunla birlikte yürürken bir polisle karşılaşmış.
Polise sormuş:
-Bu pengueni n'apayım?
Polis ona:
-Hayvanat bahçesine götür, demiş.
Adam pengueni alıp hayvanat bahçesine götürmüş.
Aradan birkaç gün geçmiş. Adam yine yolda polisle karşılaşmış. Yanında penguende varmış.
Polis şaşırmış:
-Ben sana bu pengueni hayvanat bahçesine götür dememiş miydim? Adam gülümsemiş.
-Götürdüm efendim, bugünde sinemaya götürüyorum...