İlkokulda, matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını, çocuklara şu şekilde öğretmiş:
Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür. Çocuk bunu güzelce ezberlemiş.
Akşam babası evde sormuş:
- Bu gün okulda ne öğrendiniz?
- Matematik dersinde, bir üç kenarlının alanını öğrendik babacığım.
- Ya öyle mi, peki nasıl öğrendiniz?
- Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür.
- Yavrum, yanlış öğretmişler size. Doğrusu:
Bir üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.
O sırada, bir yandan gazetesini okuyan, bir yandan da torunuyla oğlunun konuşmasını dinleyen dede, dayanamayıp söze girmiş:
- İkinizin de tanımı yanlış! Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesiyle irtifaının hasıl-ı darpının nısfına müsavidir.
Öğrencinin biri sınavda soruları yanıtlamak için zar atıyormuş 1 gelirse A 2 gelirse B... 5 gelirse E vs. 6 geldiği zaman tekrar zar atıyormuş. Bir atmış altı gelmiş, bir daha atmış yine altı gelmiş, bir kaç defa daha atmış yine altı gelince:
- Bu soru çok zor bu soruyu geçeyim, demiş.
Öğretmeni Ali'ye sormuş;
- Ağaçta 7 kuş var birini vurdum, geriye kaç kuş kalmıştır? Ali;
- Kalmaz öğretmenim, hepsi gürültüden uçar, demiş. Öğretmeni;
- Hayır, dersimiz matematik ama düşünüş biçimini beğendim, demiş. Ali hırslanmış. Öğretmenine bir soru sorabilir miyim deyip;
- Üç kadın varmış, biri dondurmayı emerek, biri yalayarak, biri ısırarak yermiş. Bunlardan hangisi evlidir?
Öğretmeni kızarıp, bozarmış.
- Emen mi? Demiş. Ali;
- Hayır, parmağında alyansı olan ama düşünüş biçiminizi beğendim, demiş.