Geçim derdi bu ya ! Hoca da sıkıntıya düşmüş. Turşu satıp geçimini temin etmek istemiş. Hanımının hazırladığı lahana turşusunu eşeğine yükleyip düşmüş yola... Mahalle aralarına girmiş. Sokak sokak dolaşıp satmaya başlamış. Onca gün geçmiş. Fakat bir gün olsun Hoca şöyle gönlünce "Turşu.." diye bağıramamış. Ağzını açtığı anda eşeği de ağzını açmış. Hoca´dan baskın çıkıp başlamış "aiii, aiiii..." diye anırmaya!.. Hoca bir türlü fırsat bulup da ağzını istediği gibi açamamış. Günlerden bir gün , Hoca yine turşu satmaya çıkmış. Bir sokağın başına gelip, "Turşu.." diye bağıracak olmuş. Ama eşek her zaman olduğu gibi yine ağzını açıp baslamış anırmaya. Hoca´nın sinirleri iyice gerilmiş. Bir "Lahavle!" çekip eşeğin kulağına eğilmiş.
"Hey uzun kulak !" demiş. "Turşuyu sen mi satacaksın, yoksa ben mi?"
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti