Osmanlı paşalarından Derviş Paşa, zorla yerleşik hale soktuğu Türkmen aşiretlerine İslam'ın şartlarını yerine getirmelerini, oruç tutup namaz kılmalarını da emretmiş. Köylüler derlermiş ki;
- Bak şu Derviş Paşa'nın adaletsizliğine; 500 haneli Alanlı köyüne de aynı salmayı vurdu, 50 haneli bizim köye de; onlara da 30 oruç, beş vakit namaz, bize de...
Zengin tüccar epey yaşlanmış, çocuklarını toplamış ve bir vasiyette bulunup şöyle demiş:
- Bak, size iki mektup bırakacağım. İlkini ben ölür ölmez, ikincisini mezarlıktan dönünce açın.
Bir süre sonra tüccar rahmetli olmuş, çocukları hemen ilk mektubu açmış. Mektupta “Oğlum, beni çoraplarımla gömün.” yazıyor.
Sıra cenaze ve defin işlemlerine gelince çocukları müftüye sormuş, müftü;
"Mümkün değil olmaz, dinimizde böyle bir şey yok, bu dünyaya nasıl geldiysek öbür dünyaya da öyle gideceğiz.” demişler.
Rahmetliyi mecburen çorapsız gömmüşler. Çocuklar mezarlık dönüşünde ikinci mektubu da açmış. 2. Mektupta “Gördünüz mü evlatlarım, öbür dünyaya bir çift çorap bile götüremedim.” diye yazıyormuş.
Bu dünyadan sadece yaptığımız iyilikleri götüreceğiz. Edindiğimiz mal, mülk burada kalacak.
Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Alexander:
– Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince,
Şeyh Şâmil'in cevabı şu olmuş:
– Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.
Adamın biri, 40 adım uzaktan ipliği atıp iğnenin deliğinden geçirmek için 40 yıl çalışmış, bu yeteneği ile padişahın huzuruna çıkmış.
Padişah;
- 40 altın verin, 40 da sopa vurun, demiş.
Adam 40 sopaya şaşırınca Padişah;
- Becerini ve böyle lüzumsuz işlerde kullandığın için, demiş.