Sultan Aziz'le Paris'e giden heyette Şehremini Muavini Ömer Faiz Efendi de varmış...
Keçecizade Fuat Paşa, Ömer Faiz Efendi'yi hiç yanından ayırmıyormuş, hoşgörülü, nüktedan, hazır cevap insanı kim sevmez.
Bir gün Fuat Paşa, yanına onu alarak Paris Belediye Başkanı'nı ziyarete gitmiş. Adamın merakına bakın, İstanbul Belediyesi sokakları temiz tutup yıkatmak için ne kadar para harcıyormuş...
Al başına soruyu!
Ömer Faiz Efendi'de cevap mı yok!
- Bizim sokak ve caddelerimizin iki tarafı dükkânlarla doludur. Berber, aşçı... Berber, sakal tıraşından kalan sabunlu suyu, bakkal peynirin suyunu, aşçı tencerenin yağını sokağa dökerler. Bunlar akarken sokaklar yıkanmış olur. Onun için bizde sokak yıkama tahsisi yoktur.
Paris Belediye Başkanı, herhalde bir şey anlamaz ama misafirle de tartışacak değiller ya!
Zengin tüccar epey yaşlanmış, çocuklarını toplamış ve bir vasiyette bulunup şöyle demiş:
- Bak, size iki mektup bırakacağım. İlkini ben ölür ölmez, ikincisini mezarlıktan dönünce açın.
Bir süre sonra tüccar rahmetli olmuş, çocukları hemen ilk mektubu açmış. Mektupta “Oğlum, beni çoraplarımla gömün.” yazıyor.
Sıra cenaze ve defin işlemlerine gelince çocukları müftüye sormuş, müftü;
"Mümkün değil olmaz, dinimizde böyle bir şey yok, bu dünyaya nasıl geldiysek öbür dünyaya da öyle gideceğiz.” demişler.
Rahmetliyi mecburen çorapsız gömmüşler. Çocuklar mezarlık dönüşünde ikinci mektubu da açmış. 2. Mektupta “Gördünüz mü evlatlarım, öbür dünyaya bir çift çorap bile götüremedim.” diye yazıyormuş.
Bu dünyadan sadece yaptığımız iyilikleri götüreceğiz. Edindiğimiz mal, mülk burada kalacak.
Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Alexander:
– Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince,
Şeyh Şâmil'in cevabı şu olmuş:
– Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.
Adamın biri, 40 adım uzaktan ipliği atıp iğnenin deliğinden geçirmek için 40 yıl çalışmış, bu yeteneği ile padişahın huzuruna çıkmış.
Padişah;
- 40 altın verin, 40 da sopa vurun, demiş.
Adam 40 sopaya şaşırınca Padişah;
- Becerini ve böyle lüzumsuz işlerde kullandığın için, demiş.