Rahmetlidir, Cadalın Şambal Emmi derlerdi. Şakacı bir insandı. Bir gün misafirliğe gitmek üzere yola çıkarlar. Şambal Emmi, abasının (annesinin) kolundan tutar, yavaş yavaş yürürler. Yaşlılarımız büyük motorlu vasıtaları hiç görmemişlerdir. Yeşilhisar'a o tarihlerde yeni yeni kamyon girmektedir. Yol kenarına bir MAN kamyon durmuş.
Ön kaputu kaldırılmış, şoför arabanın önünde arabanın arızasını
gidermektedir. Gazına basılmış, yüksek sesle çalışmaktadır.
Şambal Emminin abası ürperir, sorar:
Gadasını aldığım, kölesi olduğum Şambalım, hayvanın ağzını aşmışlar neydiyorlar?
Şambal Emmi bu ya hemen başlar:
Aba aba dişi ağrıyormuş, dişini çekiyorlar.
Hele Şambalım, kölesi olduğum, hele nasıl bağırıyordu hayvan.
Yahudi'nin biri, pazara, topal eşeği satmak için götürür, fakat alıcıyı kandırmak için eşeğin tırnağına çivi çakar, eşeğe bir Kayserili müşteri çıkar. Kayserili ayaktaki çiviyi görür, içinden "çiviyi çıkarırım düzelir" diye düşünür, eşeği alır.
Yahudi ertesi gün sağda solda övünür.
- Siz Kayserililer akıllıyız diye övünürsünüz, çiviyi çaktım anadan doğma sakat eşeği sattım der.
Duyanlar bunu Kayseriliye anlatırlar.
Kayserili elini dizine vurur:
- Tüh yahu, verdiğim para sahte olmasaydı bayağı kazıklanmıştım.