Rüşvet almaya alışmış olan bir trafik polisi cebi harçlıksız kalınca bir araba durdurup olmadık şeyler sorarak biraz yolunu bulmak ister. Yolunda normal hızla giden bir arabayı durdurarak ehliyet ruhsat lütfen der, şoför uzatır. Polis yangın söndürücü var mı der, şoför gösterir, ilk yardım çantası diye sorar polis şoför hemen çıkartır. Polis kızmaya başlamıştır. Zincir var mı der var efendim der şoför, takoz? var efendim, çekme halatı? var efendim. Artık polis dayanamaz ve bağırır, ulan çiftetelli kaseti var mı, şoför gülümseyerek var efendim der. Polis bakar ki böyle olmayacak tak kaseti der. Şoför takınca başlar polis oynamaya, şoför gülerek ne yapıyorsunuz efendim der. Polis eşek değilsin ya takarsın bi ellilik herhalde der.
Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş. Tabii bunu gören polis Temel'i durdurmuş. Polis:
– Ehliyet ve ruhsat beyefendi!
Temel:
– Verdunuzda mi isteysunuz...
Temel, kahveden çıkınca kapının önünde bir saatlik bir gecikme için park cezası yazan trafik polisiyle burun buruna gelmiş;
- Yazma şu cezayı memur bey!
Polis onu hiç umursamadan cezayı yazmaya devam edince;
- İşgüzarsın!
Polis Temel'e şöyle bir bakıp;
- Aşınmış lastikler.
Bunun için ikinci bir ceza makbuzunu yazmaya başlamış.
Temel, ne kadar ceza yazarsa yazsın, ona vız geleceğini söyleyince polis ilk iki ceza makbuzunu arabanın sileceği altına sıkıştırıp üçüncü makbuza başlamış.
Bu sürtüşme 20 dakika kadar sürmüş, polis ceza üzerine ceza yazmış.
Temel hiç oralı olmamış.
Yürümüş, karşı kaldırımda park ettiği arabasına binip, sürmüş gitmiş.