Bir kadın Mahmutpaşa'dan aldığı tişörtü çocuğuna giydirmiş. Emineönü'ne doğru yürümüşler. Biraz sonra yağmur başlamış. Islanan tişört çekmiş ve küçülmüş. Kadın çocuğu elinden tutup
yeniden Mahmutpaşa'ya getirmiş. Satıcının yanına yaklaşmış, tişörtü işaret ederek:
- Tanıdın mı?
Satıcı pişkin:
- Maşallah maşallah! Ne de çabuk büyümüş, delikanlı olmuş maşallah!
Adamın evine kedinin biri dadanmış. Bir gün adam kediyi almış, ormanlık bir alana götürüp bırakmış. Sonra eve gelmiş.
Biraz sonra kedi çıka gelmiş.
Adam tekrar denemiş. Fakat sonuç aynı.
En son kediyi çok uzak ve yolları oldukça karışık bir yere bırakmış. Eve dönerken kendisi yolu karıştırmış.
Aramış aramış evin yolunu bulamamış.
Evi telefonla aramış:
- Hatun, kedi geldi mi?
- Evet geldi.
- O şerefsiz kediye söyle; gelsin beni alsın.
Kumkapı balıkçılarından biri bağırıyor:
- Canlı balık, canlı balıııııııık...
Yaşlı bir teyze yaklaşıp soruyor:
- Evladım balıklar taze mi?
Balıkçı:
- Canlı balık, canlı balık
Yaşlı teyze tekrar soruyor:
- Evladım balıklar taze mi?
Balıkçı:
- Teyze, canlı diyoruz ya işte!..
deyince teyze şöyle diyor:
- A evladım, ben de canlıyım ama taze miyim?
Bir albay, bir er, bir yaşlı kadın ve bir de genç kız trende aynı kompartımanda yolculuk etmektedir. Tren bir tünele girip kompartıman
karardığı zaman, mucuk bir öpücük sesi ve ardından ŞIIIRRRAAAAKK ! diye bir tokat sesi duyulur.
Tünelden çıktıktan sonra yaşlı kadın;
"Aferin genç kıza. Nasıl yapıştırdı tokadı" diye düşünmekte ve kafasını
sallamaktadır. Genç kız da;
"Zevksiz herif, bu morukta ne buldu ki, bi de
öpmeye kalktı ama kadın da iyi yapıştırdı." diye düşünmektedir.
Albay ise "Ulan bizim eşoğlusu er, kızı öptü tokadı biz yedik." diye yanarken er içinden şöyle düşünmektedir:
"Hehe. Aferin lan bana. Elimi öpüp, nasıl da yapıştırdım tokadı albaya..."