Temel günün birinde askere gitmiş. Paraşütçülük görevi yapıyormuş. Gece rahmetli annesini rüyasında görmüş. Annesi rüyasında yarın paraşütten atlama paraşütün açılmayacak demiş. Yarın sabah helikoptere binmişler. Herkes atlamış Temel ve komutan kalmış. Komutan atla demiş atlamamış atla demiş atlamamış. Komutan niye atlamıyorsun deyince gece annemi gördüm atlama dedi demiş komutan o zaman paraşütleri değişelim demiş paraşütü değiştirmişler. önce Temel atlamış paraşüt açılmış. Komutanı atlayınca açılmamış. Komutanı Temel'in yanından hızlıca geçmiş. Temel sormuş:
- Komutanım nereye gidiyorsun demiş. Komutanı;
- Ananın yanına gidiyom ananın yanına demiş
Karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. Asker:
- Emret komutanım, diyerek yanına gitmiş.
Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek:
- İşte cesaret, demiş.
Havacıların komutanı bir asker çağırmış. Asker:
- Emret komutanım, diyerek komutanının yanına gitmiş.
Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış. Daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da diğerlerine dönerek:
- İşte cesaret, demiş.
Sıra gelmiş denizci komutana. Denizci komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazır ola geçmiş ve;
- Emret komutanım, demiş. Komutan;
- Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma, demiş.
Asker;
- Hadi lan, demiş. Komutan diğer komutanlara dönerek:
- İşte asıl cesaret bu, demiş.
Savaşın en dehşetli anlarıydı. Cephede bombalar patlıyor, mermiler vızır vızır uçuşuyordu. Bu arada bir askeri hıçkırık tuttu. Hıçkırık tutan asker yanındaki askere döndü;
- Heey, beni korkutsana biraz!...Korkut da hıçkırığım geçsin...