Bir eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp “5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim” der ve çıkar. 5 dakika sonra döndüğünde, “Gelen giden oldu mu?” diye sorar. Çırak, “Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim.” deyince eczacı telaş eder “Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu, hangisinden verdin?” der. Çocuk hatırlamayınca, eczacı adamın ne tarafa gittiğini sorar ve dükkandan fırlar. Az ileride bir ağaca sarılmış, tarife uygun bir adam görünce yaklaşıp sorar.
– Beyefendi, az önce eczaneden öksürük ilacı aldınız mı?
– Evet...
– Peki öksürüğünüz devam ediyor mu?
– Cesaretimi toplayabilsem öksüreceğim ama...
Köyün imamı bir gün namaz kıldırırken istemeyerek de olsa osurmuş. Sonrasında olay duyulmuş ve bütün köy imamla alay etmeye başlamış. İmam hemen eve gelip karısına:
- Çabuk pılıyı pırtıyı topla, buradan gidiyoruz. Ben burada duramam artık, rezil oldum.
Demiş. Bunlar ailecek her şeyi toplayıp gitmişler. Aradan otuz-otuz beş yıl geçmiş. İmam karısına dönüp:
- Artık benim olay unutulmuştur, gel köye geri dönelim.
Demiş. Kadının gönlünü yapıyor ve bunlar tekrar toplanıp köye gidiyor.
Bunlar daha köye girmeden köyün merasında bir çoban da koyunları otlatıyormuş. İmam çobanın yanına oturuyor.
- Oğlum sen kimsin, kimlerdensin?
Çoban kendini anlatıyor. Sonra imam çobana:
- Kaç yaşındasın?
Çoban da:
- Valla amca ben yaşımı filan bilmem ama burada bir imam varmış, onun osurduğu sene ben doğmuşum.
İmam da karısına dönüyor:
- Hadi karı hadi toparlan sen, bizim osuruk tarih yazmış.
Diyor ve geldikleri yere dönüyorlar.
Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı, salonda toplanmış isçilere heyecanlı bir konuşma yapmaktadır:
- Yoldaşlar! Yönetimle yeni bir sözleşme yaptık. Bundan böyle haftanın dört günü daha çalışmayacağız!
Kalabalık, "Yaşasııın!" diye bağırır.
- Çalışma saatimiz beşte değil, dörtte bitecektir!
- Yaşaaaaaa!
- Çalışmaya dokuzda değil, on birde başlayacağız!
- Helaaallll!!
- Maaşlarımız yüzde 150 artacaktır!
- Vaaaaaauuuuuvvvv!
- Yalnızca çarşamba günleri çalışacağız!
Bu sözün ardından derin bir sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur;
- Her çarşamba mı?
Müşterinin biri lokantada bir çorba ısmarlar. Garson çorbayı getirdiğinde bakar ki baş parmağı çorbanın içinde servis yapıyor. Müşteri sinirlenir;
- Nedir bu saçmalık, parmağın çorbanın içinde, nasıl böyle servis yaparsın? der. Bunun üzerine garson;
- Beyefendi özür dilerim parmağımda dolama çıktı, doktorumun tavsiyesi parmağımı sıcak tutmamdır.
Bunun üzerine sinirlenen müşteri:
- Madem sıcak yer lazım, öyleyse parmağını kıçına sok sıcak kalır, der.
Garsonun cevabı söyle olur.
- Beyefendi ben zaten içeride öyle yapıyorum, servise çıktığımda da böyle oldu...