Bektaşi'nin biri hocaya sormuş:
- Hoca, Allah nerededir?
Hoca başlamış:
- Allah ne yerdedir, ne göktedir. Ne sağdadır ne soldadır. Ne aşağıdadır ne yukarıdadır. Ne kuzeydedir ne güneydedir.
Bektaşi lafı gediğine koymuş:
- Boşuna nefesini tüketme hoca. "Allah yoktur" diyeceksin ama dilin varmıyor, lafı dolandırıp duruyorsun. Anladım...
Bektaşi'ye sormuşlar.
- Dünya öküzün boynuzlarının üstünde duruyormuş, ne diyorsun bu işe?
- Valla onu bilmem ama buna inanan öküzlerin olduğunu biliyorum, demiş.
Dilencinin biri el açmış dileniyor, hem de dua ediyormuş.
Bektaşi yirmi lira vermiş;
- Duanı istemem, demiş.
Dilenci şaşkınlıkla sormuş:
- Niye duamı istemiyorsun ki?
- Yahu senin duan kabul olsaydı, kendini kurtarır da dilenmezdin!
Ramazan ayında Bektaşi'nin birini ağzında erikle görmüşler.
- Bu ne hal efendim! İftara daha çok var, demişler. Bektaşi de;
- Ben bunu ağzıma koydum ki iftara kadar yumuşasın sonra yiyeceğim, demiş.