fıkraoku.com

en komik fıkraları okuyun

ANA SAYFA > Osmanlı Fıkraları > Müteveffaya Rahmet, Gammaza Lânet

Müteveffaya Rahmet, Gammaza Lânet Fıkrası

Mısır seferi sırasında yapılan masrafın çokluğundan dolayı hazinede sıkıntı hasıl olmuş ve o vaktin usulünce tüccarın birinden birkaç bin altın istikraz olunmuş idi. O esnada alacaklı öldü, pek çok malla iki çocuk bıraktı. Defterdar gûyâ bir define bulmuş gibi tüccarın öldüğünü, metrûkâtının çokluğu ile beraber evlatlarının ihtiyaçları bulunmadığını ileri sürerek ödünç alınan para geri verilmedikten başka, bıraktığı servetin bir kısmının da müsaderesini Sultan Selim'den istîzân etti. Yavuz takriri okuduktan sonra baş tarafına şunu yazdı; - - -- Müteveffaya rahmet, malına bereket, evladına âfiyet, gammaza lânet!

 

ekledi, 1894 kez okundu.

Fıkrayı Paylaşın:
tweet facebook

Osmanlı Fıkraları

Sonraki Fıkra:
Bol Ma Se Plasa

Önceki Fıkra:
Erzurum'da Kurban Bayramı

Hoşunuza giden fıkraları bizimle paylaşın...

Fıkra Başlığı

Fıkra

Ekleyen:

Benzer Fıkraları Okuyun

Medrese Talebesi

Medrese TalebesiSarıklı hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
- Susadım hocam!
Hoca sinirlenmiş:
- Öyle denmez. "Derunum ateş-i nar ile püryan idi günden, bir kadeh lebriz ab-ı hoşgüvar, nuş eyleyerek, teskin-i ateş ve bu suret ile iktisab-ı ferah-ı bişumar eylemeliyim" demeliydin. Cahiller gibi susadım, demek olur mu?

Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki sobadan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin sarığının kıvrımına girmiş. Molla hemen parmağını kaldırmış:
- Ey hace-i bi misal, v'ey üstad-ı zi kemal, bu şakird-i pür kemal, şol vechile arz-ı hal eyler ki; bu hikmet-i mütteal, nar-ı mangaldan bir şerrare-i cevval pertab ile ser-i al’ül alinizdeki sarığı iş'al eylemiştir.

Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır ve öfkeyle talebesine çıkışır:
- Bre mel’un, sarığın tutuştu desene!
- Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 2746 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Bekri Mustafa

İçkinin yasak olduğu, bu yasağın bütün şiddetiyle devam ettiği bir sırada Bekri Mustafa'yı elinde şişeyle zil zurna sarhoş yakalayıp, o zamanın düzenliğini sağlamakla yükümlü Bostancıbaşının yanına çıkarmışlar. Bostancıbaşı hiddetten kıpkırmızı kesilip:
- Ulan zındık herif, bu zıkkımı utanmadan nasıl içtin?

Bekri Mustafa, hiç istifini bozmadan cebindeki rakı şişesini çıkarıp dipledikten sonra:
- İşte böyle içtim Bostancıbaşı, demiş.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 2734 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Vazifesiz Memur

Sultan Mahmut ve etrafındakiler sohbetteyken söz arasında vazifesiz memurlar diye bir niteleme geçince müsabihi Sait Efendi'ye sormuş:
- Vazifesiz memur olur mu?
- Elbet olur efendimiz.
- Mesela?
- Mesela sadrazamın imamı, şeyhülislamın berberi, bir de kulunuz.
- Anlamadım neden vazifesiz olsunlar?
- Efendimiz, sadrazamın dairesinde namaz kılınmaz, imam maaşını alır. Şeyhülislamın başı keldir, saçı kesilmez, berberi maaşını alır. Kulunuz da bir iş görmez, laf söyler ve maaşımı alırım.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 2710 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları