fıkraoku.com

en komik fıkraları okuyun

ANA SAYFA > Osmanlı Fıkraları > Kavaze

Kavaze Fıkrası

Sultan Aziz, bir gün sarayda hokkabaz oynatıyormuş, yanında da dönemin meşhur Ali Paşası varmış. Bir ara şaka yapmış:
- Paşa şu kavazeyi başına tak bakalım yakışır mı?
Padişah şakası bu! Kavaze dediği de Hokkabaz külahı...
Ali Paşa hemen "Ferman efendimizindir” dedikten sonra koynundan mührü hümayun'u çıkarmış, yani padişahın verdiği sadaret mührünü, başbakanlık mührünü...
Sultan Aziz;
- Ne oluyor? diye sormuş:
Ali Paşa cevabını vermiş:
- Devlet-i Aliye'nizin sadaret makamını işgal eden adam, bu rütbe üzerinde oldukça, başına hokkabaz kavazesi koyamaz!
- Aman paşa, sen de hiç şakaya gelmezsin!

 

ekledi, 2574 kez okundu.

Fıkrayı Paylaşın:
tweet facebook

Osmanlı Fıkraları

Sonraki Fıkra:
Sen de Haklısın

Önceki Fıkra:
Neden Yemiyorsun?

Hoşunuza giden fıkraları bizimle paylaşın...

Fıkra Başlığı

Fıkra

Ekleyen:

Benzer Fıkraları Okuyun

Bekri Mustafa

İçkinin yasak olduğu, bu yasağın bütün şiddetiyle devam ettiği bir sırada Bekri Mustafa'yı elinde şişeyle zil zurna sarhoş yakalayıp, o zamanın düzenliğini sağlamakla yükümlü Bostancıbaşının yanına çıkarmışlar. Bostancıbaşı hiddetten kıpkırmızı kesilip:
- Ulan zındık herif, bu zıkkımı utanmadan nasıl içtin?

Bekri Mustafa, hiç istifini bozmadan cebindeki rakı şişesini çıkarıp dipledikten sonra:
- İşte böyle içtim Bostancıbaşı, demiş.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 6318 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Vazifesiz Memur

Sultan Mahmut ve etrafındakiler sohbetteyken söz arasında vazifesiz memurlar diye bir niteleme geçince müsabihi Sait Efendi'ye sormuş:
- Vazifesiz memur olur mu?
- Elbet olur efendimiz.
- Mesela?
- Mesela sadrazamın imamı, şeyhülislamın berberi, bir de kulunuz.
- Anlamadım neden vazifesiz olsunlar?
- Efendimiz, sadrazamın dairesinde namaz kılınmaz, imam maaşını alır. Şeyhülislamın başı keldir, saçı kesilmez, berberi maaşını alır. Kulunuz da bir iş görmez, laf söyler ve maaşımı alırım.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 6260 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Medrese Talebesi

Medrese TalebesiSarıklı hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
- Susadım hocam!
Hoca sinirlenmiş:
- Öyle denmez. "Derunum ateş-i nar ile püryan idi günden, bir kadeh lebriz ab-ı hoşgüvar, nuş eyleyerek, teskin-i ateş ve bu suret ile iktisab-ı ferah-ı bişumar eylemeliyim" demeliydin. Cahiller gibi susadım, demek olur mu?

Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki sobadan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin sarığının kıvrımına girmiş. Molla hemen parmağını kaldırmış:
- Ey hace-i bi misal, v'ey üstad-ı zi kemal, bu şakird-i pür kemal, şol vechile arz-ı hal eyler ki; bu hikmet-i mütteal, nar-ı mangaldan bir şerrare-i cevval pertab ile ser-i al’ül alinizdeki sarığı iş'al eylemiştir.

Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır ve öfkeyle talebesine çıkışır:
- Bre mel’un, sarığın tutuştu desene!
- Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 6158 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları