Çapkın Hristiyan'ın biri kilisede günah çıkarmaya gelmişti. Papaz kendisine seslendi:
- Suçlarını itiraf et. Neler yaptın bakalım?
- Papaz efendi, Tanrı’nın "Zina yapmayacaksın" emrine karşı koydum.
Papaz merakla:
- Kaç kere?
Günahkâr adam ellerini ovuşturarak şöyle dedi:
- Muhterem peder! Ben buraya günahkâr olduğumu itiraf etmeye geldim, övünmeye değil!
Ömür boyu sıkı dostlukları devam eden iki arkadaş zamanla yaşlanmış. İki yaşlı adam birbirlerinin her şeyinden haberdardı. Bir tanesi çok hastalandı ve hastalık onu yatağa düşürdü. Hasta yatağında yatmakta olana arkadaşı şöyle dedi:
- Öbür dünyaya gittiğinde bak bakalım, orada futbol oynanıyor mu? Eğer futbol oynanıyorsa bir şekilde bunu bana haber vermelisin.
Arkadaşı da son nefesinde tamam diyerek söz verdi ve öldü. Aradan üç günlük zaman geçmişti. Adam rüyasında ölen arkadaşını gördü, onunla arasında konuşma şöyleydi:
- Sana bir iyi bir de kötü haberim var.
- Önce iyi haberi söyle.
- Diğer dünyada futbol oynanıyormuş.
- Ya kötü haber nedir?
- Yarınki maçta kalede sen varsın...
Seksenli yaşlarda iki ihtiyar kadın sohbet ederken biri diğerine dert yanmaya başladı.
- Benim adam bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor.
Diğer kadın cevap olarak:
- Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım yöntemlerle tırnak yemesini engelledim, der.
- Çok iyiymiş! Ne yaptıysan bana da söyle lütfen.
- Çok basit canım, dişlerini sakladım.
Hakim, kaynanasını dövmekten sanık bir adamın davasına bakıyordu. Şahitlerden birine sordu;
- Bu adamı kaynanasını döverken gördün mü?
- Gördüm efendim.
- Neden müdahale etmedin?
- Neden müdahale edeyim hakim bey! Yardıma ihtiyacı yoktu ki evire çevire dövüyordu!..