Hoca, eşeğini satmaya karar vermiş.
- Gel uzun kulaklım, diyerek eşeği ahırdan çekmiş. Arkasına atladığı gibi pazarın yolunu tutmuş. Hava yağmurlu olduğu için yollar çamurluymuş. "Eşeğimin kuyruğu çamurlanmasın; daha erkenden müşteri bulayım," diye düşünerek eşeğin kuyruğunu kesip heybeye koymuş. Pazara varınca:
- Satılık eşek! Satılık eşek! diye bağırmaya başlamış. Çok geçmeden birisi müşteri olmuş. Adam, eşeğin sağına soluna bakarken, kuyruksuz olduğunu görmüş.
- Ben, kuyruksuz eşeği ne yapayım? diyerek pazarlıktan vazgeçmek istemiş.
Hoca bakmış müşteri elden gidecek:
- Kuyruk yabanda değil arkadaş, demiş. Heybeden, eşeğin kuyruğunu çıkararak:
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti