İngiltere'yi gezmek isteyen Temel, İngilizce bilmediğinden arkadaşı Dursun'a sormuş:
– Ula Tursun, İngiltere'ye cidince onlarla nasıl anlaşacağum da? Dursun Temel'e akıl vermiş:
– Bak uşağım, konuştiğun her cümlenin sonuna “ing” koy, onlar senin ne demek istediğuni anlarlar. Temel İngiltere’ye gitmiş ve soluğu bir cafede almış. Dursun’un verdiği aklı uygulamak isteyen Temel, garsonu çağırmış:
– Sen bana bir çay getirebiling? Bunu duyan garson, çayı hemen getirmiş. Temel garsona sormuş: – Bak, ben ne güzel ingilizce konuşuyoring değiling? Garson cevabı yapıştırmış:
Nasreddin Hoca göle maya çalarken Temel bunu görmüş.
- Hayırdır hocam ne yapıyorsun? Demiş. Hoca:
- Göle maya çalıyorum. Temel:
- Yaa hocam ne yapacaksın o kadar yoğurdu...
Temel ile Fadime birbirine küsmüş ve konuşmazlar. Temel'e sorarlar;
- Temel, Fadime'yle konuşmuyormuşsunuz, peki nasıl anlaşıyorsunuz?
Temel:
- Benum ihtiyacum oldimi islik calayirum, der. Pekiii derler, onun
ihtiyacı olduğunda ne yaparsınız?
Temel:
- O zaman da Fadime yanuma gelerek islik mi caldun der