Karadenizli vapur acentasina gitti:
- Biz vapuru kaçirduk, baska vapur bulur misunuz?
- Kaç kisisiniz?
- Yediyuz...
Acente yetkilisi bu kadar müşteriyi kaçırmamak için hemen yeni bir vapur istedi. Vapur geldiğinde Karadenizli ve arkadaşları rıhtımda toplanmışlardı. Ama nedense fazla kalabalık değillerdi. Görevli sordu:
- Hani yedi yüz kişiiydiniz?
- Doğridur, işte pir, içi, uç, dort, peş, alti, yedi. Toplam yediyuz daa.. dedi Karadenizli.
Kafası attı acente yetkilisinin. Karadenizliyi bir güzel dövdü ve:
- Eğer, bir daha (i) yerine (u) dersen, canına okurum... dedi. Aynı Karadenizli birkaç gün sonra bir bakkala gitti.
- Bana bir mim verin... dedi. Bakkal anlayamadı, birkaç kez tekrar ettirdi, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin işaretine bakınca:
- Yooo, o mim değil mumdur. dedi.
- Olsun, mim demek, dayak yemekten iyidir, dedi Karadenizli.
Temel uçakla Trabzon'a gidecekmiş. Rastgele oturmuş bir yere. Asıl yer sahibi gelmiş:
– Beyefendi burası benim yerim kalkar mısınız?
– Hayır.
– Beyfendi burası benim yerim kalkın.
– Hayır. Yer sahibi gider hostese başvurur.
– Beyefendi burası sizin yeriniz değil, kalkar mısınız lütfen?
– Kalkmam. Hostes çare bulamayınca kaptana başvurur. Kaptan, Temel'in kulağına bir şeyler fısıldar ve Temel kalkar, arka tarafa oturur. Herkes hayret etmiş durumdadır, "Biz bu kadar uğraştık kalkmadı, acaba kaptan nasıl kaldırdı bunu" diye. Dayanamıyorlar, kaptan'a soruyorlar, kaptan da:
– Dedim ki burası Trabzon'a gitmez...
Azrail Temel'in yanına gelir ve "kardeş vaktin tamam hadi gidelim" der.
Temel de uyanık ya yalvarır "bana 5 yıl süre ver ondan sonra gel al canımı" Azrail "tamam" der Temel de kendi kendine pilot olursam beni havada yakalayamaz derken 5 yıl sonunda Azrail pilot temelin yanına gelir ve "vakit doldu gidelim" der
Temel de "şimdi canımı alsan arkada 300 yolcu var onlar ne olacak?" der.
Azrail : Hepinizi bir araya getirene kadar anam ağladı zaten
Oflu hoca Cuma namazında içki içenleri fena azarlıyordu:
- Paranızı sokağa atıyorsunuz! Kazanan kim? Meyhaneci...
En büyük dükkan kimin? Meyhanecinin...
En güzel ev kimin? Meyhanecinin...
Ya en güzel araba? Meyhanecinin.
Bu paraları veren kim? Ha sizin gibi kafasızlar...
Aradan 2 hafta geçer, bir adam koşarak hocanın yanına gelir ve ellerine sarılıp öperek:
- Allah razı olsun hocam, senin verdiğin içki vaazı sayesinde hayatım kurtuldu.
Hoca memnun:
- Aferin, içkiyi bırakmanın mükafatlarını ahirette de göreceksin oğlum, der. Adam düzeltir:
- İçkiyi bırakmadım hocam, MEYHANE AÇTIM!