Orta yaşın üstünde bir adam, genç ve güzel bir kadına âşık olmuş. Kadın da bu aşka aşkla karşılık vermiş. Birbirlerini çok sevmişler ve evlenmişler. Kocası eşini hep mutlu etmek peşindeymiş. Ancak cinsel olarak mutlu edemediğini görüp, karısına problemini açmış. Oturup konuşmuşlar ve bir bilene sorma kararı almışlar. Durumu bölgedeki bilgeye anlatmışlar. Bilge derhal bir tavsiyede bulunmuş:
- Genç bir kişi sizin üzerinizden bir havlu ile, havluyu sağa sola sallayarak esinti yapsın!..
Havlu sallayacak genç bir adam bulmuşlar. Genç adam, beraberken onlara havluyu sallamış. Sallamış ama sevgililer yine mutluluğu tadamamışlar. Tekrar bilgeye gidip durumu anlatmışlar;
- Ne yapalım? demişler. Bilge bir süre düşünmüş! Kocaya:
- Bir de havluyu sen salla öyle deneyin, demiş.
İki sevgili evlerine dönmüşler ve tavsiyeyi dinlemişler, havluyu koca sallamış, kocanın yerine genç adam geçmiş. Tabii sonuç müthiş olmuş, yer gök inlemiş ve koca, karısının memnuniyetini ve mutluluğunu görerek; genç adama dönmüş... Biraz da küçümseyici bir tavırla:
- Gördün mü delikanlı? Havlu işte böyle sallanır!..
Yeni evli bir çift kol kola yürüyormuş.
Bu sırada bir horoz tavuğu kovalamış ve ibiğinden gagasıyla yakalayıp tavuğun üstüne atlamış. Horozun bu eylemine yeni evli çiftle birlikte beş altı yaşlarında bir çocuk da tanık olmuş.
Aynı olaya tanık olmanın verdiği bir yakınlaşma ile birbirlerine gülümsemişler. Erkek, küçük çocuğa sormuş:
- Yoksa bu horoz sizin mi?
- Evet abi.
-Peki, bu olay sık sık olur mu?
- Saymadım abi, ama günde sekiz-on kez oluyor galiba, diye cevap verince karısı kocasını dirseği ile dürterek:
- Hıh! Bir horoz kadar olamıyorsun, demiş.
Bunun üzerine kocası bozuntuya vermemeye çalışarak yeniden bir soru yöneltmiş:
- Peki, küçük, bu olayı horoz hep aynı tavukla mı, yoksa değişik tavuklarla mı gerçekleştiriyor?
- Aynı tavukla olur mu abi, elbette her seferinde başka bir tavuğa biniyor, diye cevap verince bu kez de kocası dirseği ile karısını dürterek:
- Hıh! Şimdi aldın mı ağzının payını, demiş
Temel, akşam saatlerinde işi bitince evine gitmiş. Eve gelince bakmış ki karısı Fadime evde yok. Yaklaşık iki saat bekledikten sonra Fadime de eve gelmiş.
Temel, ilk fırsatta Fadime'ye sormuş:
─ Ula Fadime! Kaç saattir seni bekleyrum, neredeydun?
Fadime cevap vermiş:
─ Güzellik salonina gitmişidum.
Bunun üzerine Temel, Fadime'ye dikkatlice inceledikten sonra şöyle demiş:
─ Peki ne oldi, sana sıra celmedu mi?
Kadının biri doktora gitmiş ve doktor kendisini muayene ettikten sonra ona hamile olduğunu söylemiş, kadın sevinçle evine gitmiş. Durumu kocasına anlatmış, kocası çok şaşırmış:
- Nasıl olur oysa ben çok dikkat etmiştim, der ve soluğu doktorun yanında alır doktora:
- Doktor Bey, bir yanlışlık olmasın, ben çok dikkat etmiştim ama bu nasıl olur? der doktor da:
- Bakın beyefendi, bu işler trafiğe benzer, siz çok dikkat edersiniz ama başkaları pek dikkat etmez...