Hoca’nın evine hırsız girmiş. Hoca, tek başına hak edemeyeceğini anlayınca kaçmasın diye sezdirmeden hırsızın pabuçlarını saklamış. Hırsız, aramış taramış fakat çalacak bir şey bulamamış. Çıkarken bakmış ki ayakkabıları yok. Hoca, tam bu sırada "Tutun! Hırsız var." diye bağırmaya başlamış. Hırsız ne yapsın yalın ayak sokağa fırlamış. Ama Hocanın feryadını duyan millet hırsız kaçamadan etrafını sarmış. Yavuz hırsız gelenlere:
- İnsaf edin yahu, eve giren benim amma pabuçlarımı çalan kendisi, gerçek hırsız odur.
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti