Doktor, erkek hastasını muayene ettikten sonra, adamın eşi ile özel olarak konuşmak istediğini söyledi.
Adam dışarıya çıktıktan sonra, kadına ciddi bir sesle eşinin durumunu anlatmaya başladı:
- Eşinizin hastalığı çok ciddi, korkunç bir stresi var. Söylediklerimi uygulamazsanız, bilin ki ilk gerginlikte ölecek.
Eşi merakla dinlerken doktor anlatmaya devam etti:
- Her sabah mükemmel bir kahvaltı hazırlamanız gerekli. Neşeli olmasını sağlamaya dikkat edin.
Öğlen için de yanına çok iyi bir yemek vermelisiniz. Dört başı mamur bir menü. İş yerinde onu yesin.
Akşam yemeği olarak ya yumuşacık bir biftek, ya da bonfile hazırlayın. Bol sebze garnisiyle. Haftada iki akşam da mükellef bir balık.
Keyiflenir de iki duble içerse bırakın içsin. Böylece gevşer biraz daha. Konuşurken sakın keyfini kaçıracak konulardan bahsedeyim demeyin. Özel problemlerinizi de kesinlikle açmayın. Yoksa kötüleşiverir.
Kendinize evde dekolte bir kıyafet seçin. Bakımlı olun. Yanına oturup sırtını ovun. Televizyonda maç seyretmesi için her akşam teşvik edin. Siz de yanında sessizce oturursanız fevkalade olur.
En önemli nokta da şu; eğer bu söylediklerimi aksatmadan bir yıl kadar uygularsanız, muhtemelen kocanız iyileşip normal hayatına dönecektir ve uzun bir mutlu yaşam sizi bekleyecektir.
Eve dönüş yolunda kocası eşine sordu:
- Doktor özel görüşüp ne dedi sana?
Kadın kısaca yanıtladı:
- ÖLECEKMİŞSİN HAMDİ!
Temel, akşam saatlerinde işi bitince evine gitmiş. Eve gelince bakmış ki karısı Fadime evde yok. Yaklaşık iki saat bekledikten sonra Fadime de eve gelmiş.
Temel, ilk fırsatta Fadime'ye sormuş:
─ Ula Fadime! Kaç saattir seni bekleyrum, neredeydun?
Fadime cevap vermiş:
─ Güzellik salonina gitmişidum.
Bunun üzerine Temel, Fadime'ye dikkatlice inceledikten sonra şöyle demiş:
─ Peki ne oldi, sana sıra celmedu mi?
Kadının biri doktora gitmiş ve doktor kendisini muayene ettikten sonra ona hamile olduğunu söylemiş, kadın sevinçle evine gitmiş. Durumu kocasına anlatmış, kocası çok şaşırmış:
- Nasıl olur oysa ben çok dikkat etmiştim, der ve soluğu doktorun yanında alır doktora:
- Doktor Bey, bir yanlışlık olmasın, ben çok dikkat etmiştim ama bu nasıl olur? der doktor da:
- Bakın beyefendi, bu işler trafiğe benzer, siz çok dikkat edersiniz ama başkaları pek dikkat etmez...
Yeni evli bir çift kol kola yürüyormuş.
Bu sırada bir horoz tavuğu kovalamış ve ibiğinden gagasıyla yakalayıp tavuğun üstüne atlamış. Horozun bu eylemine yeni evli çiftle birlikte beş altı yaşlarında bir çocuk da tanık olmuş.
Aynı olaya tanık olmanın verdiği bir yakınlaşma ile birbirlerine gülümsemişler. Erkek, küçük çocuğa sormuş:
- Yoksa bu horoz sizin mi?
- Evet abi.
-Peki, bu olay sık sık olur mu?
- Saymadım abi, ama günde sekiz-on kez oluyor galiba, diye cevap verince karısı kocasını dirseği ile dürterek:
- Hıh! Bir horoz kadar olamıyorsun, demiş.
Bunun üzerine kocası bozuntuya vermemeye çalışarak yeniden bir soru yöneltmiş:
- Peki, küçük, bu olayı horoz hep aynı tavukla mı, yoksa değişik tavuklarla mı gerçekleştiriyor?
- Aynı tavukla olur mu abi, elbette her seferinde başka bir tavuğa biniyor, diye cevap verince bu kez de kocası dirseği ile karısını dürterek:
- Hıh! Şimdi aldın mı ağzının payını, demiş