fıkraoku.com

en komik fıkraları okuyun

ANA SAYFA > Osmanlı Fıkraları > Elçi ve Yavuz Sultan Selim

Elçi ve Yavuz Sultan Selim Fıkrası

Yavuz Sultan Selim, Mısır seferini tertip etmişti. Memluk sultanı Kansu Gavri de bu savaşa engel olmak için Moğol Bay adında bir elçiyi Yavuz Sultan Selim'e gönderdi.
Memlük devletinin elçisi Yavuz'un huzuruna hem silahıyla girdi hem de konuşma adabından yoksundu.
Memlük elçisinin bu elçiliğe yakışmayan tutumu karşısında, Yavuz, elçinin saçını sakalını kestirdi. Bir de uyuz eşeğe bindirip, Osmanlı ordugahında gezdirildi. Yavuz Moğol Bay'ı tekrar huzuruna aldı:
- Ha şimdi biraz adama benzedin! Seni öldürmüyorum, çünkü elçiye zeval olmaz. Efendine söyle, kendisini Mercidabık'ta bekliyor olacağım, karşıma çıksın...

 

ekledi, 2125 kez okundu.

Fıkrayı Paylaşın:
tweet facebook

Osmanlı Fıkraları

Sonraki Fıkra:
Bazan ve Bazen

Önceki Fıkra:
Fetih Sözlü Sınavı

Hoşunuza giden fıkraları bizimle paylaşın...

Fıkra Başlığı

Fıkra

Ekleyen:

Benzer Fıkraları Okuyun

Bekri Mustafa

İçkinin yasak olduğu, bu yasağın bütün şiddetiyle devam ettiği bir sırada Bekri Mustafa'yı elinde şişeyle zil zurna sarhoş yakalayıp, o zamanın düzenliğini sağlamakla yükümlü Bostancıbaşının yanına çıkarmışlar. Bostancıbaşı hiddetten kıpkırmızı kesilip:
- Ulan zındık herif, bu zıkkımı utanmadan nasıl içtin?

Bekri Mustafa, hiç istifini bozmadan cebindeki rakı şişesini çıkarıp dipledikten sonra:
- İşte böyle içtim Bostancıbaşı, demiş.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 4067 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Vazifesiz Memur

Sultan Mahmut ve etrafındakiler sohbetteyken söz arasında vazifesiz memurlar diye bir niteleme geçince müsabihi Sait Efendi'ye sormuş:
- Vazifesiz memur olur mu?
- Elbet olur efendimiz.
- Mesela?
- Mesela sadrazamın imamı, şeyhülislamın berberi, bir de kulunuz.
- Anlamadım neden vazifesiz olsunlar?
- Efendimiz, sadrazamın dairesinde namaz kılınmaz, imam maaşını alır. Şeyhülislamın başı keldir, saçı kesilmez, berberi maaşını alır. Kulunuz da bir iş görmez, laf söyler ve maaşımı alırım.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 4008 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Medrese Talebesi

Medrese TalebesiSarıklı hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
- Susadım hocam!
Hoca sinirlenmiş:
- Öyle denmez. "Derunum ateş-i nar ile püryan idi günden, bir kadeh lebriz ab-ı hoşgüvar, nuş eyleyerek, teskin-i ateş ve bu suret ile iktisab-ı ferah-ı bişumar eylemeliyim" demeliydin. Cahiller gibi susadım, demek olur mu?

Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki sobadan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin sarığının kıvrımına girmiş. Molla hemen parmağını kaldırmış:
- Ey hace-i bi misal, v'ey üstad-ı zi kemal, bu şakird-i pür kemal, şol vechile arz-ı hal eyler ki; bu hikmet-i mütteal, nar-ı mangaldan bir şerrare-i cevval pertab ile ser-i al’ül alinizdeki sarığı iş'al eylemiştir.

Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır ve öfkeyle talebesine çıkışır:
- Bre mel’un, sarığın tutuştu desene!
- Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 3973 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları