Akıl hastanesinde çalışan doktorlardan biri, uzun süredir tedavi gören üç delinin iyileştiğini düşünüyormuş. İyileştiklerinden emin olmak için onları test etmeye karar vermiş.
Üç deliyi yanına çağırarak onlara şöyle demiş:
─ Tımarhanemizin birinci katında bulunan müdür odasına gidin. Odaya girince hemen sağ tarafta beyaz bir dolap var. O dolabı alıp dördüncü kattaki benim odama getirin. Ben odamda sizi bekliyor olacağım.
Deliler kendilerine verilen görevi yapmak için yanından ayrılınca doktor, odasına giderek delileri beklemeye başlamış. Bir müddet sonra iki deli, kan ter içinde, ellerinde dolapla gelir fakat üçüncü deli ortada yoktur.
Bunu gören doktor şaşırarak, dolabı getiren delilere sormuş:
─ Öteki arkadaşınız nerede ?
Deliler doktora cevap vermiş:
─ O, dolabın içinde, rafları taşıyor.
Bir gün deliler hastanesinde doktor, delilerin iyileşip iyileşmediğini anlamak için duvara bir kapı çizmiş Deliler bu kapıyı açmaya çalışıyorlarmış. Delilerden biri kıs kıs gülüyormuş. Doktor, bir delinin iyileştiğini sanarak sevinç ile yanına gitmiş.Deliye sormuş;
- Sen neden gülüyorsun? O da;
- Onlar o kapıyı açamazlar, çünkü kapının anahtarı bende, demiş.
Bir gün doktor delilere bakmaya gelmiş. Akıllananı hastaneden çıkaracakmış. Bütün hastaneyi dolaştığı halde bir tane deli akıllı çıkmamış. Son odaya gelmiş. Deliler zıplayıp duruyormuş. Oradaki doktora sormuş:
- Bunlar neden zıplıyorlar? Oradaki doktor:
- Kendilerini patlamış mısır zannediyorlar, demiş.
Kenarda oturan deliyi akıllı sanarak yanına gidip sormuş:
- Sen neden bunlar gibi zıplamıyorsun da burada oturuyorsun?
Deli de şöyle cevap vermiş:
- Ben tavaya yapıştım