III. Sultan Ahmet zamanında elçilikle Paris'e gönderilen Çelebi Mehmet Efendi'nin etrafını, bir gün kadınlar sararak Türk kadınları hakkında bilgi alıyorlardı. Konuya erkekler de karışır. Söz döner dolaşır çok kadınlı evliliğe geçer. Yüksek mevkideki bir zat aslını bilmediği bu mesele hakkında fikir yürütür. Onun bu sözlerine verilecek cevabı olmadığını gören Çelebi Mehmet Efendi sözü kısa kesmek için şunları söyler:
- Hakikaten bizler evlerimizde gereğinden fazla kadın toplamakla kendimizi rahatsız ediyoruz. Evlerimizde hiç gürültü eksik olmuyor. Bakınız sizin adetiniz ne güzel. Evlerinizde çıt yok. Herkes karısını dostunun evinde buluyor.
Adamın biri, 40 adım uzaktan ipliği atıp iğnenin deliğinden geçirmek için 40 yıl çalışmış, bu yeteneği ile padişahın huzuruna çıkmış.
Padişah;
- 40 altın verin, 40 da sopa vurun, demiş.
Adam 40 sopaya şaşırınca Padişah;
- Becerini ve böyle lüzumsuz işlerde kullandığın için, demiş.
Çevresindekilerce gizliden gizliye "Öküz" olarak adlandırılmış olan Mehmet Paşa'nın komuta ettiği ve İran'a karşı düzenlenen bir seferde, ordu komuta heyeti kışlak çadırında toplanmış taarruz planlarını gözden geçirirlerken, birliklerin iaşesi ve taşıma işleri için getirilmiş öküzlerden biri çadırın aralığından kafasını uzatıp gözlerini Öküz Mehmet Paşa'ya dikmiş. Çevresindekiler gülmemek için kendilerini zor tutmuşlar, biraz tebessüm ederlerken, öküz gitmiş. Ancak bir süre sonra tekrar gelip, başını yine içeri uzatmış ve yine uzun uzun Öküz Mehmet Paşa'yı süzmüş. Bu sefer çevresindekiler artık kendilerini tutamayıp kahkahaları basmışlar. Herkes gülmekten kırılırken, Öküz Mehmet Paşa,
- Bu hayvan bana ne diyor biliyor musunuz? diye sormuş.
- Diyor ki; "Hadi senin kim olduğunu anladım da, bu yanındaki eşekler de neyin nesi?"
Sultan 3. Mustafa zamanında yaşamış şair Haşmet'in kendince aptal işler yapanları kaydettiği bir defteri varmış. Sultan nasıl yaptıysa defteri bulmuş. Heyecanla defteri karıştırırken kendi adının yazılı olduğunu görmüş. Hemen Haşmeti huzuruna çağırmış;
- Sen ne cüretle benim adımı yazarsın. Ne aptalca işimizi gördün? Haşmet;
- Sultanım siz bir paşanıza bir tomar para verdiniz ki gidip Arabistan'dan cins bir at alsın. O kadar parayı alan adam geri döner mi?
Sultan;
- Ya geri dönerse adam? diye sorunca. Haşmet;
- O zaman kolayı var sultanım. Sizin adınızı siler onun adını yazarım...