Bektaşinin biri yoksulluktan bıkmış, canı sıkkın yolda yürürken ellerini açıp dua etmiş:
- Allah'ım, al şu canımı da kurtar beni bu sefil dünya hayatından.
Tam o sırada yanından geçtiği binanın duvarları üzerine doğru yıkılmış. Bektaşi canını zar zor kurtarmış, tekrar ellerini havaya kaldırmış ve şöyle demiş:
- Allah'ım kırk yıldan beri bana biraz dünyalık ver diye sana dua ettim, beni duymadın. Şimdi hemen Azrail'i gönderiyorsun...
fıkraoku.com ekledi,
Bektaşi ile arkadaşı bir hacı Osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı bunlara yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar. Hacı af diler "şeytana uyduk kadı efendi" der ve hacıya idam cezası verir. Bektaşi'ye sıra gelir ve der ki "Kadı Efendi ben gayrimüslimim bana oruç farz değil". Kadı Bektaşi'yi serbest bırakır. Bektaşi kadıya sorar;
- Kadı efendi ben de şehadet getirsem Müslüman olsam arkadaşımı da bağışlar mısın?
Kadı efendi düşünür gavuru Müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve hacıyı da affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hacı şaşırarak Bektaşi'ye sorar;
- Sen ne biçim adamsın be bir dinli oluyorsun bir dinsiz, sen de iman yok mu bire münafık deyip azarlar.
Bektaşi de der ki;
- Gavur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
fıkraoku.com ekledi,
Biri, Bektaşi'ye sormuş:
- Abdest almak için soyunup göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döneyim?
Bektaşi söyle demiş:
- Elbiselerini bıraktığın tarafa!
fıkraoku.com ekledi,