fıkraoku.com

en komik fıkraları okuyun

ANA SAYFA > Osmanlı Fıkraları > Aklıma Gelmedi

Aklıma Gelmedi Fıkrası

Vaktiyle reayadan haraç alındığı malum; haraç tahsildarları şurayı burayı teftiş ederlerken bir meyhanede başı açık ve hangi milletten olduğu belli olmayacak bir kılıkta oturan Bekri Mustafa'yı görünce haraç kağıdı sormuşlar. Bekri keyif haliyle onları terslemiş, onlar da yanlarındaki zabıta kuvveti ile alelacele ve yaka paça kaldırıp yola düzülmüşler. Yolda giderken bir tanıdık rastlamış, sormuş ve işi anladıktan sonra Bekri'ye:
- Müslüman olduğunu niçin söylemedin? deyince:
- Sus be kardeş aklıma gelmedi, demiş.

 

ekledi, 1102 kez okundu.

Fıkrayı Paylaşın:
tweet facebook

Osmanlı Fıkraları

Sonraki Fıkra:
Hastanın Yemeği

Önceki Fıkra:
Şans

Hoşunuza giden fıkraları bizimle paylaşın...

Fıkra Başlığı

Fıkra

Ekleyen:

Benzer Fıkraları Okuyun

Medrese Talebesi

Medrese TalebesiSarıklı hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
- Susadım hocam!
Hoca sinirlenmiş:
- Öyle denmez. "Derunum ateş-i nar ile püryan idi günden, bir kadeh lebriz ab-ı hoşgüvar, nuş eyleyerek, teskin-i ateş ve bu suret ile iktisab-ı ferah-ı bişumar eylemeliyim" demeliydin. Cahiller gibi susadım, demek olur mu?

Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki sobadan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin sarığının kıvrımına girmiş. Molla hemen parmağını kaldırmış:
- Ey hace-i bi misal, v'ey üstad-ı zi kemal, bu şakird-i pür kemal, şol vechile arz-ı hal eyler ki; bu hikmet-i mütteal, nar-ı mangaldan bir şerrare-i cevval pertab ile ser-i al’ül alinizdeki sarığı iş'al eylemiştir.

Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır ve öfkeyle talebesine çıkışır:
- Bre mel’un, sarığın tutuştu desene!
- Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 1775 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Eşek Eğitmeni

Efendim, bir zamanlar bir padişahın çok sevdiği bir eşeği varmış. Padişah eşeğini öylesine çok severmiş ki; bu eşeğin, cahil kalmasına bir türlü rıza gösteremezmiş. Sonunda eşeğine kim okuma yazma öğretirse, onu servete boğacağını ilan etmiş. Fakat eğer bu konuda gönüllü olanlar, eşeğe okuma yazma öğretemezlerse, boyunlarını vurduracağını eklemekten de geri kalmamış.
Bu işe birtakım hevesliler çıkmış; fakat eşek bu, okuma yazma öğrenir mi? fıkraoku.com Tabii sonunda, bu heveslilerin kelleleri gitmiş.
Derken bir gün, gerçekten ülkenin en fukara adamlarından biri, padişahın huzuruna çıkmış ve eşeğe okuma yazma öğretebileceğini söylemiş.
- Fakat padişahım, insanların okuma yazma öğrenmeleri bile yıllar sürüyor. Sizin eşeğin okuma yazma öğrenmesi için, en az 10 yıl gerekir. Eğer ben 10 yılda eşeğinize okuma yazma öğretemezsem, boynumun vurulmasına razıyım, demiş.

Teklif padişahın hoşuna gitmiş;
- Git, karını al da gel, size sarayımda bir daire vereceğim ve eşeğimi de oraya getirteceğim. Derslere hemen başlayın, demiş.

Adamcağız sevinçle evine gitmiş ve;
- Toparlan Hanım, saraya gidiyoruz, demiş.
- Neden gidiyoruz? diye sorunca kadıncağız, padişahla olan konuşmasını anlatmış.
Kadın;
- Efendi sen delirdin mi? Baksana kaç kişi bu uğurda canından oldu. Eşek okuma yazma öğrenebilir mi? demiş.
Adam gülmüş ve demiş ki;
- Hanım! Yaşadığımız sefaleti görüyorsun. Ne ocak yanıyor, ne tencere kaynıyor. Sarayda ekmek elden su gölden yaşayacağız. Önümüzde 10 yıl var. Bu 10 yıl içinde, ya eşek ölür, ya padişah ölür, ya da ben ölürüm. Hadi lâfı bırak da toparlan, saraya gidiyoruz...

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 1762 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları

Bekri Mustafa

İçkinin yasak olduğu, bu yasağın bütün şiddetiyle devam ettiği bir sırada Bekri Mustafa'yı elinde şişeyle zil zurna sarhoş yakalayıp, o zamanın düzenliğini sağlamakla yükümlü Bostancıbaşının yanına çıkarmışlar. Bostancıbaşı hiddetten kıpkırmızı kesilip:
- Ulan zındık herif, bu zıkkımı utanmadan nasıl içtin?

Bekri Mustafa, hiç istifini bozmadan cebindeki rakı şişesini çıkarıp dipledikten sonra:
- İşte böyle içtim Bostancıbaşı, demiş.

 

fıkraoku.com ekledi, fıkra 1742 kez okundu.

Osmanlı Fıkraları