Nasreddin Hoca'ya yapılan sataşmalar tükenip bitmez. Akşehirliler bir gün Hoca'ya takılır ve sorarlar:
- Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?
Hoca'nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar:
- Her halde öyle olmalı.
- Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize de görelim!
Hoca:
- Pekala şimdi size bir numara yapalım, der. Karşısında durmakta olan çınar ağacına;
- Ey ulu çınar çabuk yanıma gel! der. Tabii ne gelen ağaç var ne giden. Hoca yürümeye başlar ağacın yanına varır.
Akşehirliler:
- Ne oldu Hoca ağacı getiremedin, kendin oraya gittin! diye gülünce Hoca:
- Bizde kibir yoktur, dağ yürümezse abdal yürür, der.
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti