Nasreddin Hoca, pazardan ciğer almış evine doğru gidiyormuş. Bir çaylak hızlıca gelmiş, elindeki ciğeri kapıp kaçmış. Hoca da çaylağın arkasından şaşkın şaşkın bakakalmış. Kendi kendine demiş ki:
- Ulan bu çaylağın yaptığını ben de yapmazsam, bana da Nasrettin Hoca demesinler!
Yüksek bir yere çıkan Nasrettin Hoca, çevreyi gözetlemeye başlamış, yolda et götüren bir adam görünce; hemen seğirtmiş, adamın elinden eti kaptığı gibi kaçmaya başlamış. Adam da Hoca'nın peşine takılmış:
- Hoca efendi, Hoca efendi, ne yapıyorsun sen?
Hoca da şöyle cevap vermiş:
- Ben çaylağım!
Adam öfkeyle bağırmış:
- Madem çaylaksın, niye uçmuyorsun?
- Ben acemi çaylağım!..
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti