Nasrettin Hoca bir gün berbere gitmek için evden çıkmış. Hava çok güzelmiş. Berber dükkanına varınca içeri girmiş koltuğa oturmuş. Onun yardımcısı olan çırağı varmış. Üstelik çırak biraz acemiymiş. Çırak başlamış Hocanın saçını tıraş etmeye. Fakat usturayı Nasrettin Hocanın başında gezdirdikçe acemiliğinden Hocayı yaralıyormuş. Kanayan her yerine de pamuk bastırıyormuş. Acemi çırak ne kadar uğraştıysa da doğru dürüst tıraş etmeyi becerememiş. Hoca sonunda dayanamamış, oturduğu yerden kalkmış.
- Ne oldu Hocam? Daha işimiz bitmedi ki, demiş çırak. Nasrettin Hoca gülümseyerek cevap vermiş:
- Yeter yeter! Sen benim başımın yarısına pamuk ektin. Bırak ben de geri kalan kısmına keten ekeyim...
Nasreddin Hoca karın ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf bembeyaz kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
- Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım.
Sabah olmuş Hoca:
- Karı karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş.
Nasrettin Hoca, bir gün cuma namazından çıktıktan sonra eşeğine binmiş, cemaatle birlikte eve doğru gidiyormuş. Eşek, bir ara hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın önüne geçmiş. Hocanın arkası cemaate doğru gelince, hemen eşekten inip tersine binmiş. Yanındakiler sormuşlar.
-Eşeğe neden ters bindin Hocam? Hoca, kıs kıs gülerek:
- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti